Cuma Mayıs 17, 2024

Devrimci olmak mı devrimci olmaya çalışmak mı?

İster kısa önce ister uzun bir tarihi dilim içinde devrimci saflarda yer alarak devrimci olduğumuz konusunda açık beyanlarda bulunuruz bazen. Oysa pratiklerimize ve yaptıklarımıza baktığımızda yerine getirilmeyen, eksik, yarım kalan, tamamlanmayan birçok görevimiz olduğunu görürüz ,pratikte onlarla bir biçimde karşılaşırız. Ya da başarılamayan, etkili ve sonuç alınamayan tarzda sonlanan birçok görevle karşı karşıya kalırız.

Öğrenmek nasıl ki kolay bir şey değilse, insanın öğrendiğini uygulaması da kolay değildir. Bu yüzden devrimci olmakla, olmaya çalışmak arasında bir o kadar farklılıklar vardır. Ne parti ne kadrolar ne de militanlar tamamlanmış değildir. Çelişki ve gelişim halindedir. Her gün, her an akıp giden hareketin devinimi içinde algılarımız da hareket halindedir. Her algılanan şey kavramanın ilk eşiğiyse her devrimci pratik de, devrimci olmaya çalışmanın birer mütevazi adımıdır.

“Olmak” belli ölçüde tamamlanmış bir durumdur. “Devrimci oldum”, “Partili oldum”denildiğinde, bu içinde öğrenmeye, yeniden uygulamaya kapalı olma halini yaşatma tehlikesini barındıran bir duruma, düşünce yapısına da işaret eder. “Olmaya çalışmak.” Esas olması gereken bu olmalıdır. Devrimci olmaya çalışmak, savaşçı, komutan, sanatçı, propagandacı gibi olmaya çalışmak… “Olmaya çalışmak” tamamlanmamış, devam edilen, akıp giden, üzerinde çalışılan, çalışılması gereken bir durumdur. Öğrenme ve uygulama pratiğinin, sınama/sınanma, deneme/denenme halinin bitmediğinden bahsetme durumudur.  Özeleştiriye açık haldir. Gelişmeye ilerlemeye hazır olma halidir.

Sınıf savaşımında yaptıklarımız devrimci olmaya attığımız ileri adımlardır. Yapamadığımız, eksik-yarım kalan tamamlanmamış-olumlu sonuç alamadığımız her pratik adım devrimci olmaya çalışmamız gereken durumlar olarak kabul etmek gerekir.

24 Nisan’da partili olmaya çalışmak

Komünist önderin granitten sağlam ideolojik-politik temelli partisinin “militan ve kadrosu olmaya çalışmak” esas alınması gereken perspektif olmalıdır. Faşist devlet gerçekliğini her gelişme ve durum karşısında politika ve uygulamalarını anlamak, etkileme gücünü yıkım ve çökertme yönünü görmek ve buna uygun tedbirler almak, politikalar belirleyip örgütsel-pratik hamleler geliştirmek… Tüm bunlar “partili olmaya çalışma” halidir. Kürt ulusuna yönelik kıyım ve kırımları, işgal ve saldırganlıklarını, imha ve inkar politikalarını anlamak, buna uygun devrimci politikalar belirleyip halkı örgütlemek, düşman karşısında güçlü konumlanıp etkili mevzilenmek, sonuç alıcı tarzda savaşmak diye sıralayabileceğimiz her görev “partili olmaya çalışma” halidir.

24 Nisan’da komünist önder Kaypakkaya yoldaşın kurduğu proletarya partisinin militanı ve kadrosu olmaya çalışmak esas alınması gereken hareket noktası olmalıdır. İşçilerin-çalışan tüm emekçilerin çelişkilerin en keskin en derin yerinde örgütleme çalışmalarını yürütmek, kadınların-gençlerin-göçmenlerin-çocukların sorunları ve ihtiyaçları temelinde örgütleme çalışmalarını dikkatle bilinçle, kararlılıkla, yüksek disiplin ve örgütlülük içinde yürütmek ve örgütlemek Kaypakkaya yoldaşın kurduğu proletarya partisinin militanı olmaya çalışmak demektir.

Bugün hiç olmadığı kadar emperyalist-kapitalist sistemin kendi içinde yaşadığı uzlaşmaz çelişkiler ve çatışkılar, gerici ve haksız işgal ile savaş halinin koşullarını yaratmaktadır. Bu durum aynı zamanda devrimci halk savaşının örgütlenmesi, hazırlanılması ve uygulama koşullarının ve olanaklarının yaratıldığı anlamına gelmektedir. Yaşamımızın her günü, her anı düşmanla nasıl savaşılacağı, onun nasıl alt edileceği meselesi haline gelmektedir. Bu görevler başarıldığı oranda “partili olmaya” çalışılmış olunacaktır.

45492

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Partizan'dan

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

Sayfalar