Perşembe Nisan 25, 2024

" Devrimci cephe hareketi "üzerine

Kaypakkaya'dan günümüze 44 yıl geçti. Yaşadığımız devrimci deneyimler bizlere önemi azımsanmayacak kazanımlar bıraktı. Bu bizler için önemli miras bu mirası doğru özümsemeliyiz, kavramalıyız ki, gelecekte Halk Cephesi’ni kurma yolunda ufkumuz açık olsun. Gereksiz polemiklerden böylece kaçınmış olunur. Eğer ki mesele doğru kavranmaz, önemsenmez ve de olsun-bitsin mantığıyla hareket edilirse ciddi yaralar alınır.  "Kaş yapalım derken, göz çıkarmış "oluruz.

Konunun önemi açısından gelişmeleri ciddi izlemek, ilkeli hareket etmek belirleyicidir. Siyaseten yanlış olan, ulusal hareketi yapısal gücü ölçeğinde değerlendirmektir. Ve buna karşın, bölgemizde ciddi bir güç olan Kürt ulusal hareketini bugünkü, sosyal, toplumsal ve örgütsel duruşunu belirleyen ideolojik olarak ele alınmamasıdır. Bir şeyler tatil edilince, ideolojik eksende sınıf duruşunda taşınan nitel farklılığı ortadan kalkıyor, duygusallığa dönüşmüş oluyor.  Öyle olunca izlenen siyasi, ideolojik, politik örgütsel hatlar birbirine karıştırmış oluyoruz.

Sınıfın öncü gücüyle, tüm çözümleri sınıflar mücadelesinde gören yapının niteliğiyle, başka yapılanmalar birbirine karıştırılmış oluyor. Böylece ilkeler ayakaltına alınır, silahlı güce, o gün güçlü olan devrimci veya ulusal hareket karşısında secde edilir, duygusal eziklik başlar.  Çünkü bizi belirleyen içerisinde yaşadığımız toplumsal sınıfların varlığı ve bu toplumsal ayrışmada yürüttüğümüz egemenlik mücadelesidir.  Her sınıf, devlet, ulus ve gruplar yürüttükleri mücadeleye temsil ettikleri sınıfın çıkarları, menfaatleri ve zafere varmanın yollarını nasıl geliştiririm politik manevralarıyla taktik ve stratejik duruşlarıyla tavır alırlar. Bunda anlaşılmaz bir şey yoktur. Her şey açık.

İşte tam bu noktada Kaypakkaya 45 yıl öncesinden bu gibi tartışmaları enine boyunu yürüttü. Türkiye, Kürdistan devriminin strateji ve taktikleri buna uygun izlenecek devrimin yolunu belirledi. İdeolojik, siyasal, politik belirlemeye uygun örgütsel yapı oluşturdu. Ülkenin içerisinde bulunduğu sosyoekonomik tahlilini yaptı. Yaptığı programatik tahliller sonucu; halkın dostları kimlerdir, düşmanları kimlerdir sorusuna açıklık getirdi. Partinin öncü gücünü, temel gücünü,  bu güçlerin temel ittifak üzerinde oluşacak demokratik halk iktidarının niteliğini, özünü tahlilde bulundu. İşçi -köylü temel ittifakına dayanan, bunun üzerinden yükselecek gerilla savaşı sonucu kurtarılmış alanlar, kızıl siyasi üsler kurulabileceğini önemle vurguladı. Kızıl siyasi üsler kurulmadan devrimden menfaati olan sınıflarla HALKIN BİRLEŞİK CEPHESİ'nin kurulmasının imkânsız olduğunu, uzun tartışmalar sonucu netleştirdi.

Dönemin revizyonist sapmalarıyla yaptığı tartışmalarda "eylem birliği nedir, güç birliği nedir, ittifak yapmak ne anlama gelir ve bunların arasındaki nitel farkları cevapladı, açıklığa kavuşturdu. Biz de bu güzergâh üzerinde yolumuzu belirlemiş, bu belirlemenin doğruluğuna inanıyoruz. Maoistlerle diğer devrimci güçleri birbirinden ayıran temel konulardan biri de Halk Cephesine bakış açısıdır. Bu temel kavranmadan cephe sorununu doğru kavrayamaz, ele alamaz, ilkeli uygun adımlar atamayız.

Şöyle ki, her şeyden önce halk cephesinde kimler yer alır, nasıl kurulur, halk cephesi kimin önderliğinde kurulur, temel ittifak gücünü nereden alır sorularına kısaca açıklık getirmek gerekiyor.

-)Halkın birleşik cephesi proletarya partisi önderliği altında kurulur. Bu ilkesel olmazsa olmaz sorunumuzdur.

-)Temel ittifak gücünü, işçi -köylü temel ittifakından alır.

-) Kızıl siyasi iktidarlar ve kurtarılmış bölgeler bu ittifak temeline bağlı kalır.

-)Proletarya partisi kızıl siyasi iktidarları işçi köylü sınıfının temel ittifakı üzerinde şekillendirir, kurar.

-) Faşizmin yıkıldığı alanlarda, bölgelerde halk iktidarının özünü oluşturan yapının temel tuğlaları harçlarla örülür. Ama hala halk iktidarını bizimle oluşturacak olan küçük burjuvazi ve milli burjuvazinin sol kanadı bizimle birlikte hareket etmez. Bizim kurduğumuz kızıl siyasi iktidarlara kuşku ve kaygıyla bakarlar. Sürekli fikir değiştirir, gidiş gelişler yaşarlar. Düşman zayıfladıkça, biz güçlendikçe bu ara sınıflar bizden yana olmaya, bizimle beraber hareket etmeye başlarlar. Bizim gerilediğimiz, zayıfladığımız dönemlerde kolayca bizden uzaklaşarak, menfaatlerini garanti altına almayı, saf değiştirmeyi esas alırlar. Özellikle milli burjuvazi karşı devrimin safına dönem dönem geçer. Emperyalizme göbekten bağımlı komprador kapitalizm ve yarı feodal yapının temsilcileriyle işbirliğine girer karşı devrimci karakter kazanır.

İşgal şartlarında ise bu konumlanma değişebilir genişleyebilir.  O günkü şart ve koşullar yürütülen mücadele biçiminde değişiklikler gerektirir. Özellikle bu durum günümüz Kürdistan ulusal kurtuluş savaşına uygunluk göstermektedir. Bundan kaynaklı biz stratejimizde değişiklik yapamayız. Halk cephesi devrimin üç silahından biridir. Bu olgunun taktiksel eylem birlikleriyle faşizme karşı ittifaklarla bir alakası yoktur, olamaz da. Döneme uygun eylem birlikleri, ittifaklar mutlaka yapılmalı ve faşizme, emperyalizme karşı mücadelede bu zorunlu ve gereklidir.  Kalıcı bir kuralı ve bağlayıcılığı yoktur.
Halk cephesi oluşumunda ise mutlak uyulması gerekli bir kural vardır. Ortaklaşa çıkarılan bu programa imza atan tüm güçlerin uyması bir zorunluluktur. Burada gereksiz yorumlamaların ve açıklamaların yeri yoktur. Sorunu o tarafa bu tarafa çekmeninde bir yararı yoktur.

Askeri faşist darbe sonrası, 1981’de bazı devrimci ve Kürt ulusal kurtuluş hareketinden oluşan böylesi bir tavan örgütlenmesi yapılmış, denenmiş ve fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Biz de bu toplantılara gözlemci olarak iki kere katıldık. Birinci toplantıya gözlemci katılan yoldaşlarımızın karar verme yetki ve sorumlulukları bulunmamaktaydı. Yurtdışı düzeyinde toplantıya katılınmış, oluşuma iyimser temelde fikir ifade edilmiştir.  Bunun partimiz genelinde bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Daha sonra 1982 Kasım ayında merkez komitesi adına Ortadoğu’ya giden yoldaşımız, böylesi bir oluşumun yanlışlığını, sebeplerini ve anlayışımızı açıklayarak devrimci güçlerle her zaman eylem birliği içerisinde olacağımızı ajitasyon ve propaganda da serbestliğin temel ilkemiz olduğunu açıkladı. Bugün de aynı anlayışımız devam etmektedir. O dönem, bu tavrımızı merkezi bir açıklamayla kamuoyuyla paylaştık.

Bugüne gelince, halen aynı yöntem hataları yapıldığı görüşündeyim.  Halkın birleşik cephesi ne anlama gelir, bizim görüşlerimiz nelerdir? Sorusunu doğru kavrayarak, özümseyerek bilinçli savunmalıyız. Eğer ki, sorun doğru özümsenip bilince çıkarılarak savunulmazsa ciddi hatalar yapılır, bakışımızda dumura uğrama görülür. Geleneğin proğramatik resmi görüşleriyle, atılan imzanın tezatlık taşıdığı açık görülmektedir.

Kürt ulusal kurtuluş hareketinin, jeopolitik konumlanışı Kürdistan’a uygunluk gösteriyor. Ancak, bu bizim Kürt ulusal kurtuluş hareketinin izlediği kronolojik yolla aynı rotada hareket edeceğiz anlamını bize yükleyemez. Proletarya partisi kendi çizdiği rotada, kendi bildiği güzergâhta hareket eder, kararlılıkla yoluna devam eder. Devrimin dostlarını bilir, doğru tahlilde bulunur, onlarla eylemde birlik ajitasyon ve propaganda da serbestlik ilkesi üzerinden faşizme karşı mücadeleyi yükseltmeyi hedefler, gelecekte oluşturulacak işçi-köylü temel ittifakı zemini olan Halkların Birleşik Cephesi’nin yolunu döşer. Uzun vadeli mücadele içerisinde izlediği siyasi, politik ve ideolojik güzergâhta başarılara imza atar. Yanlış çizgi, yanlış politik akımlarla ideolojik mücadelesini asla ertelemez, yavaşlatmaz, duraksatmaz. Sekterizme, adam sendeciliğe, liberalizme bu mücadelede özellikle hassasiyet gösterir. Kazanıcı ve iknacılığı esas alır.

45283

Son Haberler

Sayfalar

" Devrimci cephe hareketi "üzerine

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Sayfalar