Devlet Kürtleri Öldürürken 'KCK 'yı Uysallaşmaya Çağırmak’ ne anlama geliyor?
Geçmişten günümüze demokrasi güçleri arasında iki yol , iki bakış açısı , iki çizgi ,, iki ayrı ideolojik dünya görüşü arasında mücadele kıyasıya devam etmektedir. Stratejik ve taktik mücadele biçimleri üzerinde belirlemeler yapılır, politik hat hatlar belirlenir. Ona uygun döneme uygun çağrılar yapılır. Buraya kadar her şey normal. Çünkü her grup ve birey kendi dünya görüşünü açıklamakta özgürdür. Farklılıklar anlamında bunda bir sakınca yoktur, olmaması da gerekiyor. Demokrasi ve sosyalizm güçlerini diğer gerici -faşist güçlerden ayıran en temel özelliklerden birisidir.
Tabi ki, emperyalizme, faşizme karşı yürütülen demokrasi ve bağımsızlık mücadelesinin içinde bulunduğu durum, düşmanın durumu bölgemizin durumu her yönlü iyi değerlendirilmelidir. İçerisinde bulunduğumuz objektif ve sübjektif durum iyi okunmalıdır. Eğer ki, iyi okunma olmazsa her iki yönlü yanılgıda yenilgiye ve yıkıma götürebilir demokrasi güçlerini.
Tamda bu noktada, hele ki savaş şartlarında (bugün bölgemizde ve ülkemizde fiili savaş koşulları uygulanmaktadır.) Yapılan çağrılar daha da ciddiyet göstermektedir. İyi bir entelektüel olabilirsiniz, iyi bir yazar -yorumcu, tahlilci de olabilirsiniz. Ama bir savaşın strateji ve taktiklerini belirlemek akıl hocalığı yapmakla olmaz, olmuyor da. Yapacağınız çağrı KCK 'yi hele ki düzene adapte etmek, reformist bir platformda edilgen hale getirmek olur ki niyet ne olursa olsun bu Kürdistan devriminin yolunu saptırmaktır. Ve Kürdistan devrimini geleceği belirsiz olan bir tarihe ertelemek, sınıf uzlaşmacılığını esas almak olur ki , işte 'demirden kapılar 'çelikten suyunu almadığından çürümüş olur geleceğimizin yönünü , yolunu saptırır. O zamanda entelektüel söylem soyut kalır, gerçekle bir bağlantı kuramaz.
Burada durumdan vazife çıkarmanın bir anlamı yoktur. Sübjektif niyetle gerçek çakıştığında her kim olursak olalım, sükût olmayı bilmeli, akıl hocalığına soyunarak ukalalık yapılmamalı. Savaş koşullarında yaşanan şartlar bilinmeli ki olağanüstü bir durumdur. Dışarıdan yol göstericilikle olmuyor anlık politik tavır ve pratik eylemlilik gerektiriyor. Kalkıp grev kırıcılığa soyunmanın Kürtleri düzene adapte ederek ehlileştirmeye çalışmak Kürdistan devrimine niyet ne olursa olsun çelme atmaktır. Bu teslimiyetçi teorilerin yenilir içilir bir tarafı kalmadı. Tarihin çöplüğünde bir taraf durmakta yer yer demokrasi ve devrim güçlerine karşı kullanılmaktadır.
Günümüzde Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye’de yönetenler eskisi gibi yönetemez durumda, yönetilenler artık kendilerini yönetenleri istememekte, köklü bir hoşnutsuzluk göstermektedirler. Eskiye oranla sübjektif güçlerin durumu daha iyi ve örgütlü hatta toplumun önemli bir kesiminin desteğini almaktadır. Antiemperyalist, anti sömürgeci ve antifaşist güçlerin örgütlülüğü ve birlikte ittifakları ciddi ilerlemeler gösteriyor. Bu gayet açık ve nettir. Bu gerçeği görmemek Kürdistan ve Türkiye devrimine sekte vurmaktır. Devrimci silahlı güçlerin önüne set çekmektir. Bir anlamda Türk faşist devletinin istediği rotada hareket ederek düzen sınırları içerisinde ehlileştirilmektir. Bunun adı devrim güçlerini tasfiye etmektir.
Savaş siyasetin başka araçlarla devam ettirilmesidir. Demokrasinin bütün şartlarının yok edildiği, var olan demokratik hak ve özgürlüklerin kırıntılarının dahi yok edilerek , 'kırk katır mı yoksa kırk satır mı' diyerek faşist devlet mantığının hâkim olduğu, dayatıldığı bir noktadayız. Açık ki, siyaset yapmanın bütün yolları kapatılmıştır. Siyaset sanatı burada yeni duruma ve döneme müdahale ederek taktik değişikliğe gider. Siyaset yapmanın bütün yolları tıkanıyorsa düşmanın istediği platform da yer alınamaz. Baş düşmanlarımızın anlayacağı dilde mücadele şekillerine başvurmamız gerekmektedir. Buda siyasetin şiddet yoluyla devamı anlamına gelmektedir. Kriz döneminde siyasi, iktisadi, toplumsal ve yönetsel çarkın artık yürütülemeyeceği ortaya çıkan bir gerçekliktir. Burada devrimcilerin görevi devrim yapmayla karşı karşıya geldikleri gerçeğini ortaya çıkmaktadır.
Tamda bu önemli siyasal, politik manevrada tasfiyeciliğe, teslimiyetçiliğe, devletin dayattığı yasalcılığa ,'ateşkesi gerilla yapsın, geri çekilsin, zorunlu kalmadıkça eylemler yapmasın ' mantığına açık tavır alınmalı, bu uzlaşmacı, reformist -teslimiyetçi anlayışlar mahkûm edilmelidir.
Faşizm sana her türlü zulmü, katliamı, baskı ve köleliği müstahak görecek ve sen buna razı olacaksın, bunun adı da 'yasal alanda kazanılan mevzileri koruma ' olacak. ' Demirden kapılar' kendini akıllı, kendi dışındaki devrim güçlerini geri zekâlı sanmaktadır. Bu nedenle olacak ki, KCK içerisinde sorun yaratmaya çalışmakta, KCK’yı bölme, parçalama, kendi aklıyla 'yönetmeye' çalışmaktadır. Bilinmeli ki, o çokbilmişlik dönemi kapandı. Artık savaş içerisinde enginleşen hiçbir devrimci güç buna müsaade etmez ve pirimde vermez.
KCK Bugünkü duruşuyla devrim ve demokrasi mücadelesinde önemli sıçramalar yaratacak konumdadır. Marksistlerin, Maoistlern bu mücadele içerisinde tam bağımsızlık ve demokrasi mücadelesini yükseltmek için sınıf mücadelesinin denizine tüm benlikleriyle atılmaları, üstlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmelidir.
Son Haberler
Sayfalar
TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!
“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!
Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!
Emperyalizm Üzerine Notlar
Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.
Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.
Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..
"Başkası olma kendin ol
Böyle çok daha güzelsin"
Anasının kuzusu
Ciğerimin köşesi"
Marifet solun sağıyla başarılı olmak değil ki.
Afyon, antalya, istanbul, ankara...
İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.
Sanki seçimleri kaybettiren sol gibiymiş gibi
Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi
Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.
Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.
Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*
Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.
Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim
Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.
TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!
İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı
İsyan, Direniş, Serhildan!
Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.
Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....
"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."
Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.
İlemde bir partiye oy verecekseniz....
Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...
Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.
Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye
Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.
Ve ..
Kadınlar ve İşçiler
Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.
Yerel Seçimler ve Proleter Tavır
Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.
Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!
Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.
İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.
Comment form