Pazartesi Mayıs 6, 2024

"Devlet Her şey yapar; Meşrudur!

Ülkemizde devlet demek baskı demektir. Devlet demek, devlete egemen olanların sömürü çarkını sürdürmesi demektir. Devlet demek azınlığın çoğunluk üzerindeki tahakkümü demektir. Devlet demek eşitsizlik demektir. Devlet demek, devlete egemen olan ırkın diğer azınlık ulus ve milliyetlere baskı, yasak, işkence, zorla asimile ederek dilini, kültürünü, gelenek  - göreneklerini, tarihi şekillenmesini yok etmek demektir. Devlet demek Cinsiyetçilik ayrımı yapmak demektir.  Devlet demek, kadınlara, çocuk yaştaki kızlara tacizi  -tecavüz ü meşru görmektir. Devlet demek işçilerin, köylülerin, emekçi halkların alın terlerinin, emeklerinin acımasızca sömürülmesidir. Devlet demek, devletin yaptığı haksızlıklara karşı çıkanlara kurşun sıkmaktır. Devlet demek çoğunluğun haklarını savunanlara cop, gaz, işkence meydan dayağı ve zindan demektir.

 Devlet demek, yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla, tek ırk, tek millet, tek mezhep, tek din, tek bayrak demektir. Kendi düşüncesinde olmayanlara, kendi dininden, mezhebinden olmayanlara, kendi ırkından olmayanlara, tek bayrak demeyenlere, kadına yapılan cinsiyetçilik ayrımına karşı çıkanlara, tek millet demeyenlere, insanca yaşamak için haklarını isteyenlere, yürüyüş  - gösteri -protesto yapanlara kurşun sıkmakta, Tomasıyla, tankıyla, topuyla,  savaş uçaklarıyla bombardıman yapmakta, ana karnında bebekler öldürmekte, toplu katliamlar yapmaktadır.   Kendi vatandaşını   ajanlarını canlı bomba olarak  kullanmakta ,geleceğimizin aydınlık çocuklarını topluca havaya uçuracakta  bunun adına da "vatanı, milleti, devleti koruyorum" demek diyeceksin.. Demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından dem vuracaksın. Vay seni ırkçı- kafatasçı, fanatik İslamcı faşist devlet, sen kimi kandırıyorsun? Varlığından günümüze efendin emperyalistlerin maşası oldun, çanak yalayıcılık yaptın. Amerika hapşırdığında sen altına ettin. Kendi insanına karşı CIA, MOSSAD, Alman gizli teşkilatıyla birlikte çalıştın. Vatanın topraklarını, zenginlik kaynaklarını haraç - mezat sattınız. Bunu yaparken sıfır olan servetlerinize, servet kattınız. Soygunun -vurgunun adına da vatanseverlik dediniz. Savaşlar çıkararak ezilen yoksul halkları kırdınız, birbirine kırdırdınız. Akıttığınız mazlum halkın kanını içerek beslendiniz. Adına da vatan savunması dediniz. Evlerimizi, köylerimizi, dağlarımızı, ormanlarımızı bombaladınız, yaktınız, yıktınız, canlarımızı, bebelerimizi katlettiniz bunun adına da 'vatan hainlerine karşı, vatanı savunma ' dediniz.

     Mısır’da, Filistin’de hunharca katledilen çocuklara yalandan - sahte timsah gözyaşları dökerken, kendi katlettiğiniz masum çocuklarımızı  'terörist' ilan ettiniz. Bilmem kimin faşist kralına eceliyle ölmesine 'ülkede yas ilan'  ettiniz. Hani devlet Baba, Anaydı. Her vatandaşı aynıydı, ayrım yapılamazdı. Sahiplenmediğin gibi, acılarını dahi paylaşmadın, ölenlere taziyeyi devlet olarak çok gördün. Sahi sen kimsin, kimin devletisin? Kime hizmet ediyorsun, kimleri koruyor - kolluyorsun... Sen ezilenlerin devleti olamazsın. Senin Anayasa’n da, Babayasa’n da sermayenin patronların, kan emici iblislerin düzeninin korunması kollanması içindir. Yaptığın zulme, sömürüye, katliama karşı çıkanları yargılayıp, etkisiz kılmak içindir.

     Şimdi, sen devletin bütün faşist erklerini çalıştıracaksın halka etmediğin zulüm kalmayacak, İslamcı faşist  - bozkurt IŞİD sürülerini besleyeceksin, silahlandırıp kelle kestireceksin ve sen 'demokrasiyi, hakkı, hukuku 'savunacaksın!   Faşist devlet kusura bakma ama buna kargalar bile güler. Saray soytarısı faşist sultan sen Hitlerden daha beter olacaksın bunu bir tarafa yaz. Hem de seni senden çok savunan uşak yaverlerin sallandıracak. Bu halka yaptığın faşist zulme, bu halk ayağa kalkarak sizin sömürü saltanatınıza son verecek mutlaka.

    Şunu unutma bugüne kadar hiçbir ilerici, devrimci, yurtsever sosyalist ve komünist vatanını satmadı, satılmasına asla müsaade etmedi, etmeyecek. Bunu canı pahasına bedeller ödeyerek, sizin korkak kocaman devletinize defalarca gösterdi. Cenazelerimizi vermeyebilirsin ailelere ıstırap - acı çektirebilirsin, katlettiğin devrimci direnişçilerin kafalarını keserek IŞİD bıraktığın mirasınla resimler çekebilirsin. Demokrasi ve özgürlük isteyen 'bütün halkı terörist ilan ' edebilirsin. Unutma 'hiçbir mazlumun ahı yerde kalmayacaktır.'

   Bugün Türkiye’de ve Kürdistan’da devletin faşist diktatörlüğü kan döküyor, yakıyor, yıkıyor, katlediyor, yargısız, sualsiz  -sorgusuz ortadan kaybediyor. Bundan daha büyük zulüm olabilir mi?  O halde faşizme, faşist diktatörlüğe karşı bütün demokrasi güçleri meşru  - müdafaa direnişini yükseltmeliyiz. Hayatın her alanını demokrasi ve özgürlük için direniş kalelerine dönüştürmeliyiz. Evet, önce insanım diyenler, vicdan sahibi olduğunu söyleyenler, haksızlığa, hukuksuzluğa, insanlık dışı Uygulamalara karşı olduğunu söyleyenler, Türk’ü, Kürt’ü, Ermeni’si, Çerkez’i, Laz’ı, Rum’u, Alevi’si, Sünni’si, Şafii’si, Ezidi, Arap’ı Şia’sı,  Çingenesi yani zulme uğrayanlar, yeter artık diyenler, işçiler köylüler, emekçiler faşizme karşı birlikte direniş Cephesi oluşturalım. Bu köhnemiş ilkel faşist devleti yerle bir edelim. Kadınıyla, genciyle, erkeğiyle, kızıyla, yaşlısıyla onurluca faşist zulme karşı en haklı meşru direnişte yerimizi alalım. Bana neci olmayalım, korku çemberini yıkalım. Bedel ödemeyi göze almazsak çocuklarımızın yarınını karanlığa teslim ederiz ve lanetle anılırız.

'Gelinen aşamada, faşist devleti bir yana koyan, devrimcilere, yurtseverlere  -komünistlere ilericilere saldırmayı ilke haline getiren yörecilerbölgecilik, mezhepçilik yapanlar şunu bilmeli ki, yarın yalnız başınıza kaldığınızda, umudunuz tükendiğinde sizin yanınızda devrimciler komünistler, yurtseverler olacaktır. Eleştiriye, yanlışa karşı koymaya evet, düşmanca saldırıya hayır. Aslında kullanılan dile dikkat etmek, yıkıcı düşmanca değil yapıcı olmak en doğru yol ve yöntemdir. Hasan Aksu 03.08.2015

46829

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Son Haberler

"Devlet Her şey yapar; Meşrudur!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar