Pazar Mayıs 12, 2024

Demokrasi, OHAL'le Değil Demokratik Halk İktidarıyla Gelecek!

Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız,

Faşist Diktatörlük halkla bir kez daha dalga geçmeyi tercih etti. Ve bir kez daha kendi içindeki kapışmayı halka fatura etmekten bir saniye bile tereddüt etmedi.

15-16 Temmuz tarihinde Ordu içindeki cuntacıların askeri darbe girişimine karşı, “demokrasi çığırtkanlığı” yapan AKP Hükümeti 20 Temmuz’da ülke genelinde OHAL ilan etti. Ortalama demokrat, liberal kesimlerin bile AKP eliyle demokrasi uygulanmadığını kabul ettiği koşullarda askeri darbe girişimine karşı “demokrasi” “millet iradesi” söylemlerine sarılan Faşist diktatörlük en nihayetinde OHAL uygulamasında demirledi.

Faşist diktatörlük emperyalist efendilerinin en kötü uygulamalarını kötü bir kopyalama ile kendine referans yapmakta oldukça mahirdir. OHAL uygulamasında da kendine Fransa’yı dayanak yapmaktan geri durmadı. Bu şekilde hem durumu normalleştirmeye hem de uluslararası memnuniyetsizliği karşılamaya çalışmaktadır. Burjuva demokrasilerinde olağan üstü olan, faşist diktatörlükte  sıradan bir durumdur.

Nitekim 7 Haziran seçimleri sonrası T.Kürdistanı’nda yaşanan savaşta faşist diktatörlük bırakalım OHAL uygulamalarını sıkıyönetimi aşan bir baskı, sindirme uygulamasını hayata geçirmektedir. Kürt şehirleri tankla, topla ve yer yer jetlerle askeri saldırılara maruz kalmıştır. Binlerce Kürt acımasızca katledilmiş, binlercesi işkenceden geçirilmiş, binlercesi tutuklanmış, belediye başkanları görevden alınmış ya da tutuklanmıştır. Türkiye’de olağan dışılık denen şey zaten söz konusudur. T.Kürdistanı’nda odaklanan ama ülke genelinde çeşitli düzeylerde hayata geçen OHAL’i aşan fiili bir durum söz konusudur.

Bu bağlamda ilan edilen OHAL var olan olağan dışılığın daha da pervasız ve boyutlu bir noktaya taşınacağının ilanıdır. OHAL’in halkı etkilemeyeceği yönlü her söylem yalandır. Devletin içinde yaşanan krizle sınırlı kalacağı faşist diktatörlüğün bitmek bilmez sahtekarlıklarından biridir. Evet bu OHAL, askeri darbe girişiminin yarattığı devletin yönetme krizine karşı ürettiği bir tedbirdir. Ancak sadece bununla sınırlı değildir. Devletin kendini hızla toplayabilmesi, yaralarını sarması için memnuniyetsiz olan kitlenin sesinin susturulması, gerçekleri ifade etmemesi, demokratik hak ve taleplerini savunmaması için koşullar yaratılması hedeflenmektedir. Siyasi krizi en iyi yönetmenin biçimi farklı olan her şeyin sesinin daha fazla kısılması, kendini sokakta-meydanda dile getirmesinin önünde engel olunmasından geçmektedir. “devletin bekası” için en önemli olan şey budur. OHAL’in bu eksen de demokrasi isteyen, devrim isteyen, hak ve özgürlüklerini talep eden kesimleri zapturapt altına alma amacı karartılamaz. Bunun devlet içindeki çatışmada halkın ezilmesi için en kolaylaştırıcı yöntem olarak benimsendiği unutulmamalıdır.

Faşist diktatörlük var olan siyasal krizini bir kez daha ezilenlerin hak ve özgürlüklerinin daha fazla kısıtlanması için bir fırsata çevirmektedir. Ezilenlerin devrim ve demokrasi mücadelesine seferber olmasını engellemek için kullanmaktadır. OHAL ile sindirilmiş, korkutulmuş, örgütlülükleri dağıtılmış ya da hareketsiz kalmış bir halk gerçekliği yaratma hesabı yapılmaktadır.

Darbe girişimi bahanesiyle işçi sınıfının örgütlenme, grev, eylem gibi temel hakları ortadan kaldırılacaktır. Yedek işçi gücünü işçi sınıfına siyasal tutumu gerekçe gösterilerek baskı aygıtı olarak kullanılacaktır. Artık her işçi hak ve özgürlük mücadelesinde, siyasal tercihlerinden dolayı potansiyel suçlu ve işsizler ordusunun neferi olarak hedeflenecektir.

Kamu emekçileri bu süreçte en fazla basınca uğrayacak kesimdir. Kamu emekçilerini ilgilendiren yasaların değişimi zaten gündemdeydi. Özellikle itiraz hakkı elinden alınarak, geri dönmenin önü kapatılarak işten çıkarma koşulları oldukça kolaylaşacaktır. Faşist diktatörlüğün istediği siyasal tercihte bulunmayan, istediği sendikada örgütlenmeyen her emekçi işsizlikle yüz yüzedir. Bu kesimdeki mücadeleci ve örgütlü kesimlere hızla yeni saldırılar yönelecektir.

Köylüler, esnaflar, öğrenci gençlik, akademik çevreler aynı şekilde yoğun bir siyasi baskı altına alınacaktır. Toplumun her kesimi siyasi kimliksizleştirme sürecine tabi tutulmaya çalışılacaktır.

Aynı şekilde sürecin ekonomik temelde yaşayacağı kayıplar halka yeni vergi saldırıları, zamlar ve iş gücünün ucuzlatılması olarak yansıtılacaktır. Bunların kolay ve sancısız yapılması için siyasi baskı ve sindirme en temel argüman haline getirilecektir.

Bu durum sadece hak ve özgürlük, ekonomik temelli çelişkileri değil esasta siyasal çelişkileri büyütecektir. Geniş kitlelerin saflaşarak politize olma zeminini daha fazla güçlendirecektir. Bu komünistlerin yaşanacak saldırıları ekonomik, hak ve özgürlük temeline hapsetmeden politik iktidar mücadelesine angaje edecek politize olmuş koşullar anlamına gelmektedir.

Egemen sınıfların bu siyasal krize, devletin ağır yara alma haline karşı bulunan çözüm kendi içinde ve halka karşı daha fazla sertleşme şeklinde olmuştur. Faşist diktatörlüğün çözüm olarak ortaya koyduğu her yönelim yeni siyasal krizlerin habercisidir. OHAL uygulaması egemen sınıfların kendi içindeki boğazlaşmaya çözüm üretemeyeceği gibi, bu şekilde yönetilmek istemeyen geniş kitleleri zapturapt altına da alamayacaktır. Faşist diktatörlük içinde bulunduğu siyasi iklimde krizi hafifletecek yol ve yöntemi oluşturmak bir yana, attığı her adımla var olan krizini derinleştirecektir. OHAL kararı bunun somut bir göstergesidir.

Demokrasi naraları içinde, halkın demokrasi için sokağa dökülmesi ve sahiplenmesi çağrısı içinde halkın karşısına çözüm olarak OHAL’i çıkaran bu faşist zihniyet tam anlamıyla acziyet içinde olduğunu da deklare etmiştir.

Devrimci, demokrat, yurtsever ve ilerici güçlerin antremanlı olduğu OHAL uygulamasının sistemin kendi krizini daha fazla derinleştirecek bir gelişme olarak okunmalıdır. Bu uygulamalar devrimcileri, yurtseverleri ve demokratları asla sindiremez. Halkın memnuniyetsizliğini asla ortadan kaldıramaz, yalanların bu yolla halka yutturulmasını asla başaramaz.

Faşist diktatörlük askeri cunta darbe girişiminin gerçekleştireceğini iddia ettiği uygulamaların bizzat kendisini  AKP eliyle hayata geçirmektedir. Bu ne anlama gelmektedir. Türk hakim sınıflarının ihtiyaç duyduğu daha baskıcı ve faşist politikaların klikler arası kapışma gerekçesiyle öyle ya da böyle hayata geçirilmesidir. Bu durum aslında cuntanın yapacağı işi bugün AKP eliyle yapıldığına işaret etmektedir.  AKP’nin Askeri cuntayla faşist politikaları hayata geçirme noktasında bir yarış ve mücadele içinde olduğu görülmelidir.

Devrimci durum her geçen gün bir önceki günden daha ileriye doğru geçmektedir. Egemen sınıfların krizi devrimi örgütleme olanaklarına daha güçlü bir zemin sunmaktadır. Devrimciler bu yeni saldırı dalgasının hızla halka ve kendilerine daha güçlü yöneleceğini unutmamalıdır. Mücadele olanaklarını genişlettiği gibi mücadele koşullarını daha fazla zorlu hale getirecektir.

Devrimciler, demokratlar, yurtseverler bu saldırılara karşı zorlaşan mücadele koşullarını faşizmin anladığı dilden bir mücadele hattına çevirmelidir. Devletin zoruna karşı zorun T.Kürdistanı’nda yürütülen mücadele ile önem ve değeri çok net bir şekilde anlaşılmıştır. OHAL’e karşı halka güven verecek, onları örgütlenmeye ve mücadeleye seferber edecek bir seferberlik içinde olunmalıdır.

Tüm devrimci ve demokratik güçler ortak mücadele programıyla OHAL’e karşı durmalıdır.

Faşist diktatörlüğün OHAL’i mücadele azmimiz ve kararlılığımızın kamçısı olmalıdır.

Egemenlerin iç boğuşması ezilenlere değil egemenlere fatura edilmelidir. Bu yapacak olanda komünistlerin, devrimcilerin, yurtseverlerin önderliğinde örgütlenmiş halk güçleridir.

Faşist diktatörlüğe karşı kurtuluşun gerilla mücadelesinde, halk savaşında olduğu bir politik hamle olarak kavranmalıdır.

Halk için demokrasi, Emperyalizm çağında gerçek demokrasi proletaryanın önderliğinde gerçekleşecek Demokratik Halk Devrimiyle mümkün ve olanaklıdır.

Demokratik halk devrimi, sosyalizm ve komünizm mücadelesi ezilenler için gerçek kurtuluşun adresidir.

 

Faşist Diktatörlüğün OHAL’ine, Askeri Darbesine Karşı Mücadeleye, Örgütlenmeye!

OHAL’e Karşı Demokratik Halk İktidarı Saflarına!

Kahrolsun Faşist Diktatörlük!

Kahrolsun Faşizm, Emperyalizm, Feodalizm Ve Her Türden Gericilik!

Komprador Patron-Ağa Devletini Yıkacağız Halk İktidarını Kuracağız!

Yaşasın Halk Savaşı!

Yaşasın Partimiz TKP/ML, Önderliğinde Ki TİKKO, TMLGB!

21 TEMMUZ 2016

TKP/ML-MK 

44737

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Sayfalar