Salı Nisan 23, 2024

Daha Neyi Bekliyoruz?

Yazıya ülkedeki tüm demokrasi güçlerini, toplumsal dinamikleri, siyasal yapı ve  kurumları, dostlarımızı, canlarımızı, Zorunlu Din Dersine karşı başlatılan ve önemli bir hak alma mücadelesi olan “Oturma  Eylemleriyle” dayanışmaya davetle başlayayım..

Demokrasi mücadelesinde bazen bir çığlık, bazen sessiz bir duruş, ya da bir oturma eylemi,  Plaza De Mayo Anneleri ile Cumartesi Annelerinin Oturma Eylemlerinde olduğu gibi çığ misali büyüyerek tüm ülkeye, hatta başka ülke ve kıtalara da ulaşabiliyor.

Arjantin’de 77 yılında cunta tarafından evlatları, eşleri, babaları katledilen beyaz başörtülü Plaza De Mayo Annelerinin çığlıklarının, direnişlerinin birçok ülkeler, denizler ve okyanusu aşıp Galatasaray Meydanındaulaştığı gibi. Buenos Aires’in Mayıs Meydanında “Nunca mas” (bir daha asla) çığlığıyla başlayan o görkemli direniş, 1995 yılında Galatasaray Meydanına ulaştı ve önce “Kaybedenler Kaybedecek”, sonra da “Failler Belli, Kayıplar Nerede” çığlığıyla ülke gündemindeki yerini aldı ve bu Cumartesi 506. oturma eylemiyle devam edecek.

İşte tam da bu süreçte 11 haftadır bir başka oturma eylemi de başladı ve ülkenin çeşitli şehirlerinde sürdürülüyor. Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD) İstanbul Şubeleri, Alevi çocukları için adeta işkenceye dönüşen, Alevilerle Aleviliğin asimilasyonu için 12 Eylül faşist darbesi sonrası ve özellikle de AKP iktidarınca sürdürülen eğitim politikalarına karşı “Zorunlu Din Dersine Hayır” ve “İmam da, Hatip de Olmak İstemiyoruz” şiarıyla süresiz oturma eylemi başlattık. Bu eylemlerinin amacı, bir asimilasyon aracı olan Zorunlu Din Derslerinin kaldırılması, tüm eğitim sisteminin giderek İmam Hatipleştirilmesi, 4+4+4 formülüyle de çocuk imam, çocuk gelin uygulaması ve eğitimin gericileştirilmesi projesine son verilmesi, eşit yurttaşlık taleplerimizin duyulması, karşılanması mücadelesidir.

Kadıköy Altıyol Boğa Heykelinde her hafta Pazar günleri saat 13:00-14:00 arasında 1 saat olarak gerçekleştirilmeye başlanan ve sonraki haftalarda Ankara, İzmir, Adana, Erzincan ve Malatya’da da sürdürülen oturma eylemleri Alevilerin ve Alevi çocuklarının çığlıkları olarak ülkeye yayılmaya başlandı. Ancak bu çığlığa güç katılması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak orta yerde durmaktadır. 

Ülke medyası ve basını ki, büyük kısmı iktidarın işbirlikçisi ya da baskısı altındadır, bu “Oturma Eylem”lerine ya duyarsız davranıyor, ya görmezden geliyor ve haber yapmaktan, kamuoyunu bilgilendirmekten kaçınıyor. Biz, iktidarla işbirliği içinde olan, iktidarın borazanlığını yapan, iktidardan korkanların bu tavırlarını anlıyoruz.

Ama öte yanda demokrasi cephesinde olan, olduğunu iddia eden, düzene muhalif basın ve medya kuruluşlarının bu konudaki duyarsızlıkları ve ilgisizliklerini hiç anlamıyoruz ve anlamamız da mümkün değil. Hele konu ile birinci dereceden ilgisi olan, adında “Eğitim” sözcüğü olan, demokrasiden, eşitlikten, insan haklarından yana olan bir sendikanın bugüne kadar eğitim öğretimle, bu asimilasyoncu ve gerici din dersleri uygulamasıyla ilgili ne bir demeç, ne bir eylem gerçekleştirmemiş olması son derece üzücü, bir o kadar da şaşırtıcıdır.

Buradan özellikle Eğitim-Sen’e ve tüm dost kurumlara bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Ve diyoruz ki: gericiliğin ve şeriat özleminin tüm toplumu her gün biraz daha baskı altına almasına, eğitim-öğretimin, tüm sosyal yaşamı islami faşizme göre dizaynetmesine rağmen, daha neyi bekliyorsunuz? Konuşmanız, alanlara çıkmanız için daha neler olması gerekiyor? Bilmelsiniz ki, bu zehir sadece Alevi çocuklarını değil, herkesi zehirleyecek. Bunun farkına ne zaman varacak bu dostlarımız? 

Ülkedeki demokrasi güçleri ve dinamiklerinin, yani siyasi partilerin, siyasi örgütlenmelerin, sendikaların, meslek örgütlerinin, yöre derneklerinin ve bazı Alevi örgütlerinin de bu konuda duyarsızlıkları asla kabul edilemez. Bu dostların biran önce geleceğimizi ilgilendiren bu acil konuda duyarlılık göstereceklerini ümit ediyoruz

Bu dinamiklerin ve temsilcilerine anımsatmak isteriz ki, gerçek laiklik sorunu da, Zorunlu Din Dersleri de, Eğitimin gericileştirilmesi, çocukların imam ya da hatipleştirilmesi hiç bir şekilde sadece bir Alevilik ve sadece Alevilerin sorunu değildir.. 

Bu sorun demokratların, sosyal demokratların, devrimcilerin, sosyalistlerin, komünistlerin ve gerçek laiklikten, demokratik bir ülke hedefi olanların, adı “eğitim” ile anılan sendikaların, meslek örgütlerinin sorunudur. Bu sorun demokrasi isteyenlerin sorunudur..

Başladığım çağrı ile bitireyim.. Tüm demokrasi güçlerini, dostları, devrimci dayanışmaya, yanımıza davet ediyor ve kendisine  insanım diyen herkesi bir hak alma ve demokrasi mücadelesi olan Oturma Eylemlerimize bekliyoruz….

Erdal YILDIRIM

PSAKD Kadıköy Şube Yöneticisi

6 Aralık 2014, İstanbul

78522

Erdal Yıldırım

2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.

erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Son Haberler

Erdal Yıldırım

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

Sayfalar