Pazar Mayıs 26, 2024

Böyle gitmez

Bir önceki yazımda birlik sorunun ‘sınıf bilinci’ ile ilişkisine değinmiştim.Tarihsel görevlerimizi yerine getirebilmek adına bunun zorunluluk olduğunu söylemiştim.Konuştuğum Maoistlerin söylediği şu:

Tarihsel görevimizi biliyoruz.Ancak birlik sorununun sınıfsal niteliğinin koşulları doğru değerlendirilemez ise bu eski pilavı ısıtmaktan başka bir anlam taşımayacaktır.Teorik açıklamaları görüyorsun.Bir rüzgar var,durgunluktan çıkmak adına popüler akıma kapılan Kaypakkayacılar var.Yeni adına çizgiyi yenileme adına burjuva akıma kapılanlar var.

Nesnel koşulları öznel düşünceyle açıklama eğilimi bu.Ne kadar klasik olursa olsun bu açıklama sonuna kadar doğru.Ancak eksik.

Çünkü var olan mücadeledeki gerilemeyi diyalektikten koparırsak,tarihselliğini,öznelerinin hareketini ve nesnelliğini çözümleyemeyiz.

Bugün ki gerilemenin mimarları dünün bizleriyiz. Pratikten kendini soyutlayan ‘onlar kötü’ yaptı retoriği başlı başına idealizmdir bu yüzden.Kötü yetiştirilmiş bir çocuğun kaderine benziyor.Annenin ‘öyle bir evladım yok’ reddedişindeki tek yanlılık kokuyor her yerinden.Partiden bahsederken de ‘ayrılık’lar tarafların ‘tarihsel malzemeyi’ kullanışına göre şekil alıyor.Ancak o tarihsel malzeme ortak bir ürün olduğuna göre,tüm oluşum sürecindeki hareket de( hareketsizlik de maddenin özel bir biçimidir) birlikte bir hareket yada hareketsizliktir.Bu nedenle MLM de ayrılık sorunu sadece tarafların ürünü değil, bizimde bıraktığımız mirastır.1994 ayrılığının devamında GÖK sürecini hatırlıyorum. Parti içi eleştirilerimizi sırtlayanların rüzgarına kapılmadan edemedik.Ne siyasi uyanıklığımız vardı.ne de teorik uyanıklığımız.Kişiler üzerinden tavırlar koyup ‘daha doğrusunu’ yapacağımızı sanıyorduk.Ama olmadı partiden kopmanın bedelini azalarak,kırılarak,savrularak ödedik.Sadece biz ödemedik.Günümüze kadarki mücadelenin geri yönünü beslemekten başka bir şeyi temsil edemedik.Parti içi güvensizlik hastalığının kaynaklarını tespit edemez isek bu süreçte gerilemenin parçası olmaktan kurtulamayacaktır.

Ayrılığın bizdeki sebepleri  kötü gidişin parçası olmadığının, aslında kariyerist,despot,tekçi, ,reformist,revizyonist,tasfiyeci,darbeci vd. kişilerden kurtulmak için ‘zorunlu’ olduğunun açıklamasıyla ‘devrimci tavır’ hakkı sonuna kadar kullanılmış oluyor.Oluyor mu?Hiç te değil.Koşullardan kendilerini koparırken en iyi payı kendine çıkaran bu kafalar,durağanlığı,mücadeledeki gerilemeyi tespit ediyor,ancak sorun tamda bunun çözümlenmesi iken, bunun zemini iken,çözmenin parçası olabilmek yerine bunu bir ‘fırsat’ zeminine  oturtuyor.Kendisi böyle ‘istemese de’ hayat bu noktaya getiriyor..çünkü sorun bizim ‘olayları ve olguları’ diyalektik tarihsel Materyalizm yöntemiyle değil, idealizm yöntemiyle çözmeye çalışıyor olmamızdan kaynaklanıyor.

Yöntem nesnel koşulu anlama yerine ‘duygu ve düşüncelere’ hitap etmesiyle anlaşılabilir.Nesnel sorunu çözme yeteneği taşıyor mu?Yoksa duygu ve düşüncelerimize kısmen yada tamamen uyuyor mu?eğer ikincisi ise idealizmdeyiz demektir.GÖK sürecinde ‘sorunların çözümü’ olarak ayrılığın, duygu ve düşüncelerimize hitap eden tarafında yer aldık.Ne verilen sözler anlamını buldu.Ne de ‘sorun’ çözüldü.Sorun çözülmek bir yana ‘sorun genelleşti’.

Bu nedenle Tarihsel özeleştri, parçaların özeleştrisi ile başlamak zorundadır.Sürekli ana gövdeyi zayıflatan,ideolojik delikler açan,önderliğe güvensizlik yaratan pratikler ‘sanki hiç sorumluluk taşımıyormuş gibi ‘pişkinlik’ haliyle ‘haklılığını ilan edebiliyor.

Zamanın da kırdan inen bir yoldaşım ayrılık sebebi olarak  ‘uygunsuz’ davranışlar ‘gördüğünü’ söylemişti.Bende gördüğün uygunsuz davranışı neden değiştirmeye çalışmadın demiştim.Bu sebep olamaz.O da ‘kaçışına’ başka bir bahane uydurmuştu.

Yoldaşlar kaçkınlık konusunda tecrübeliyim.Kendimden ve mücadeleden kaçalı epey zaman oldu.Bu nedenle yol arkadaşlarımın kimler olduğunu değil, mesele o yola nasıl giriliyor 

Birincisi, sürekli sorunların olduğu konuşulmaya başlanıyor,gizli gizli(tüzük ihlali)

    İkincisi , sorumluluk ve görevlerin üç beş kişinin üzerine yıkıldığı,Parti hamalı olunduğu,partinin elden gittiği vb. düşünceler yayılıyor

           Üçüncüsü, Partinin ‘kurtarılması’ gerekiyor.

Sonuç ayrılık, yöntem çözmek adına yola çıktığı sorunları içermiyor aslında.Parti tüzüğü ile partidir.Tüzüğüne sahip çıkmayanlar ‘sorunlara’ da sahip çıkmıyordur.Sorunların arkasına önüne geçmek değil,sorun ‘birlikte’ sorundur.Birlikte çözülür.Sırtlayabilen babayiğit varsa.Sorunları tarafların birinin ötekine göre avantajı olarak görmek, sınıf bilincinden uzaklığın ifadesidir.Sorun sadece iç sorun da değil, toplumsaldır.Yaşamın içe yansımasıdır.Kitlelerin hareketsizliğinin,geriliğinin,pratikte devrimci mücadeleden uzaklaşmalarının,kendilerini ‘zayıflayan’ devrimci yönde değil, tarihsel kısa dönemin  de ‘genişleyen’, gerici yaşam ve düşünüş tarzında ifade etmesinin de ürünüdür. Burjuva düşünüş tarzına dönemsel boyun eğişin faturasını kişilere yüklemek, onun toplumsal,sınıfsal çelişkilerini çözmek yerine, dün var olan,bugün ve yarında var olacak olan çelişkinin ‘çelişki’ olduğu totolojisine sığınmak kime yarar?Sorun budur.Bu totoloji maddenin hareketini,toplumsal hareketi nasıl etkiler?Ezilen sınıfların çıkarını içeriyor mu?Bu çıkar düşünce de var olsa dahi, pratikte anlam taşıyor mu?Mesele budur.

Açık yürekli olalım.Tarihimizin olumlu olumsuz her şeyi bizimle var.Kimse kendini kenara koymasın.

Ezilen sınıflardaki örgütsüzlük,mücadele de isteksizlik,pratikte gerilemenin ürünü olan teorik ve siyasal geriliğin ilacı; ileri unsurların ‘dar sınırlarını’ parçalaması, pratikte bir devrimci hareket, tüzük ve programı bilince çıkarmak gerekiyor.

Çelişki, sorunu tespit etmekte değil,çözmekte.

İyi Çalışmalar.

Taner Özcan

47344

Taner özcan

Taner Özcan sitemizin köşe yazarıdır. Kültürel ve politik konularda yazılar yazmaktadır

Son Haberler

Sayfalar

Taner özcan

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ - I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Sayfalar