Cuma Nisan 19, 2024

Bir su damlasına sığdırılan yaşam...

  

İstanbul Sefaköy’ün bir varoş mahallesinde konfeksiyon isçisi olarak Partimiz TKP/ML ile tanıştığında evli ve bir kız çocuğu babasıydı. Artvin Şavşatlıydı. Kendisini ilk gördüğümde bir korsan eylemindeydik, Sesi gür ve kalındı. 1999’da Partimizin İstanbul semt komitelerine yapılan operasyonda alınmıştı. Vatan emniyetinde Kaypakkaya yoldaşın “ser verip sır vermeyen” geleneğinin takipçisiydi. Konuşmadı. Direndi...

15 yıl örgüt üyeliğinden ceza alması için tutuklanıp yedi yoldaşıyla Ümraniye Hapishanesine konulduğunda önderlik özelliğiyle öne çekiyordu. Bir anmada konuşma sonrası ara verilince Partimizin sloganını atmıştı. Herkes gülümsemiş ama ' belli etmeden ' sloganına ortak olmuştuk...

İlk mahkemede yoldaş çıktığında hiç durmadan gerilla yoldaşlarına ulaşmış onlarla birlikte yerini almıştı. Mücadelenin şah damarına akıyordu...

 

Bir süre sonra tekrar tutuklandığını öğrendiğimizde Ulucanlar Hapishanesi katliamında asker kursunu ile parmaklarının parçalandığını duyuyorduk, Halil Türker yoldaşı gözleri önünde katledilmişti, siperdaşlarıyla birlikte. Buradan Bartın hapishanesine konuldular, Devletin 'hayata dönüş operasyonunda' düşman içeri girdiğinde ilk karşı koyan eline gecen her şeyiyle saldıran bir şey kalmadığında tüm vücudu ile birlikte üstlerine atlayan da Savaş’tı... Her yönüyle öğretici ve önder olan bir yoldaşımızdı. Ankara Sincan F tipine sevk edildiğinde hiç susmayan sloganlarıyla Sincan F tipine girmişti. Düşman onun bu direnişi karşısında ürküyordu. Olum orucu direnişinde birinci ekipte direnişte yerini aldı tereddütsüzce.. Öncekilerinden devraldığı kızıl bayrağı ileri taşıyordu. Düşmanın zorla müdahalesinde bilincini yitirdi. Wernicke-Korsakoff hastalığına yakalandı. Evli ve bir kızı olduğunu hatırlamıyordu artık... Durumu karşısında “Kaza geçirdiğini bana araba çarptı “ diyordu.

Ankara Numune Hastanesinde kaldı uzun sure. Devletin ölüm orucunu zayıflatmak için 6 aylığına tahliye saldırısı başlatmıştı. Ama Savaş tutuklu olduğu için bundan 'yararlanamamıştı' Genel duyarlılık ve Avukatlarının çabasıyla bırakmak zorunda kalan devlet bir süre sonra tutuklamak için cezası dışarıda iken onanmıştı. 11 Ocak 2004 de Tekrar tutuklandığında Bayrampaşa Hapishanesi mahkûm koğuşunda kaldı. Burada Savaş yoldaş bir battaniye içinde çıplak ve hiç konuşmadan uzun süre tuvalet ihtiyacını karşılamak dışında hiç kalkmadı. Gelen mektuplara cevap vermiyor yüzünde bir tebessüm olmuyor yoldaşlarını tanımıyordu. Kuru ekmek ve çeşme suyundan başka bir tek şey yemedi içmedi. Zamanla gözleri uzun sure kapalı tutmaktan ve bakımsızlıktan mikrop kapmış ve iltihaplanmıştı. Bu durumuna kayıtsız kalamıyorduk çoğu kez hapishane idaresi ile konuşulmuş tedavisinin hızlandırılmasını istemiş biz her istemimizde Savaş’ı geri F tipine yollamakla karşı karşıya kalmıştık.

F tipine götürdüklerinde geri geldiğinde Savaş daha da kötüleşmişti. Birkaç kez yoldaşlarla kendisine banyo yaptırmaya çalıştık, vücudu irin tutmaya, morarmaya ve geniş yaralar açılmaya başlamıştı. Devlet Savaş’ı “eli var, ayağı var, bir vücudu var, kalabilir” diyerek cezasının infazı bitene kadar bırakmadı ve Savaş’ın soyadı gibi onu “Kör” ederek bıraktı. Yoldaşı İstanbul’daki evinde ziyaret etmiş, görmüştüm. Biraz daha iyiydi. “Artvin'e gideceğini, orada kalacağını” söylemişti. Sonradan duydum Artvin’deydi. Ta ki son süreçte kendisi ile ilgili haberleri duyana kadar. Babasını aradım konuştum. “Samsun’a hastane kaldırdıklarını ama tedaviye yanıt vermediği için İstanbul Çapa’ya götürdüklerini” söyledi. Annesi ve kendisi ile bugün telefondan görüştüm sesini duymak güzeldi. Yüreğimizden öpüyordu tüm Partizancıların,,,

Bundan değil midir ki “bu çelik aldığı suyu unutmuyor” bundan değil midir ki Çorumdan geçerken “beni Önder Kaypakkaya'nın mezarına götürün, göreyim” demesi düşmana inat ayakta kalması direnmesi,,, Adı gibi Savaş’ması...

Direnişi sahiplenilmeli, yaşadıkları karşısında yapabileceğimiz en büyük duyarlılık Savaş yoldaşın yanında olmak sahip çıkmak, onu yalnız bırakmamaktır. İstanbul’da olanlarımız ziyaretine gitmeli, moral ve enerji katmalılar. Ekonomik durumu olanlar maddi yardımlarda bulunup doktor, ilaç, hastane vs. tedavi masraflarında ailesine yardımcı olalım.

Savaş yoldaşı kör eden devlete inat Savaş’a bizler ışık olalım. Gözleri olalım; bizleri görmesini sağlayalım yürekten...

Not; iletişim için Savaş yoldaşın annesin tel numarası; 0534 52709 98

İstanbul Çapa Hastanesi psikiyatri bölümünde yatmaktadır.

Bir yoldaşı  

 

 
49041

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Sayfalar