Perşembe Nisan 25, 2024

Bir sanatçı gerilla Yetiş Yalnız

Bir sanatçı gerilla Yetiş Yalnız

Hikayeleri vardır; dağların, taşların, uçurumların, nehirlerin, insanların, hayvanların ve ağaçların. Her şeyin bir hikayesi vardır. Yolların da… Kimi ömürler kısa gibidir, ancak mesele ne kadar gün ya da yıl yaşadığın değil, ne kadar yol yürüdüğündür.“Mutluluk varılacak yerde değil, yoldadır” demiş Bern Williams.Yetiş Yalnız bir yolcuydu, ömrünün tümünü yol aşkına harcadı. Öyle bir inancı vardı ki; bin defa dünyaya gelse bin defa bu yolda korkusuzca yürüyecek cesarette, naif, temiz ve sanatçıydı.

2009’da Paris’te Pere-Lachaise Mezarlığı’nı gezerken bana rehberlik ediyordu Yetiş. Önce Yılmaz Güney’in mezarını ziyaret ettik. Sonra yukarıya doğru kıvrıla kıvrıla dönen Arnavut kaldırımlardan, Ahmet Kaya’nın mezarına kadar yürüdük. Birkaç cümle yazdığım kağıdı beyaz mermerin üstüne bıraktım. Çisil çisil yağmur yağıyordu. Orada kalıp kurumasındansa yağmur suyu ile mezarına akmasının bende yarattığı mistik bir duygu ile ayrıldık ordan. Bilenler bilir Pere-Lachaise Mezarlığı adamın aklını başından alır. Farklı yüzyılların filozof, yazar-çizer sanatçılarının mezar taşlarının bir destan gibi kükremesi, insanı şaşırtarak okutuyor. Hasbelkader kitaplarına, resimlerine rastlamıştır herkes. İnsan orada karıştırıyor hüzün ile coşkuyu. Mezar taşlarıyla iftihar olunur mu? Olunurmuş. Yetiş yolu istinat duvarına doğru götürdü.

“Bunlar Fransız komünarları yoldaşım” dedi iftiharla. “Burada kurşunlanmışlar ve hiçbiri diz çökmemiş.”

Gözlerine baktım. “Ölmek diye bir şey vardı,” diyor ya Hasan Hüseyin; evet, madem ölecektik, o zaman dik durup ölürsek mezar taşlarımızla iftihar edecekler. Öyle bakıyordu işte Yetiş. İlk defa orada fark ettim ki Yetiş Yalnız dağa açmış yüreğini. Ki iflah olmaz aşktır “dağ.” Açıkça ona şu cümleyi kurdum:

“Yetiş; sende dağa çıkma tutkusu var, bunu hissediyorum ama mücadele sadece dağ değil. Sen çok yetenekli bir sanatçısın, devrimin sanatçıya, sanata, bilime ve tekniğe de ihtiyacı var. Elbette sanatçı ille şehirde de olmaz, mücadele neredeyse orada olmalıdır. Lakin sana bu alanda çok ihtiyaç var.”

Yüzüme baktı illegal bir tavırla. Yetiş, çok genç ve çok heyecanlıydı. Sanat konusunda dahiyane bir yeteneğe sahipti. Her enstrümanı çalar, belgeselden aranjörlüğe kadar teknik alanda da bir derinliğe sahipti. Devrimci sanat noktasında tutarlılığı onu Yılmaz Güney’in tabiri ile “Halkın sanatçısı halkın savaşçısıdır” iradesine kavuşturmuştu.

Hozan Serhat, Halil Uysal-Dağ da aynı tutku ile dağa yolculuk yapmışlardı. Biri bağlama diğeri kamerası ile canlarından çok sevdikleri davalarına armağan ettiler kendilerini. Yetiş de öyle yaptı. Ve nihayet dağdan her gün inen haberlerin fotoğraflarla anlatıldığı bir sayfada yüzünden eksilmeyen sükûnet, kırmızı yanaklarına düşen karanfil, gözlüklerinin ardından gülümseyen o çocuk gözlerini gördüm.

Kirmanckî öğrenip dağ kokulu besteler yapan o sanatçı gerilla Dersim’de ölümsüzleşen 12 kişiden biriydi Yetiş Yalnız...Çok sahne aldık birlikte, çok sohbet ettik. Avrupa’da İbrahim’i anma konserlerinde özellikle ayrı bir heyecanla çalışırdı. Nerede olursa olsun bir devrim hamalıydı o. Bu kadar erken yaşta davayı bu kadar içselleştirmesi onu devrim yolcusu ve davanın kahramanı yapıyor benim nazarımda. Ölümüne İslami bir ibare yapıştırıp “şehit” demeyeceğim. Zira o komünistti, hakkı ile dövüştü ve Karl Marx’ın Fransız Komünarları için dediği; “Göğü fethetmeye çıkan kahramanlar” tanımı Yetiş Yalnız ve beraberindekiler için de en doğru tanımdır. Onlar Munzurlarda dorukları fethetmeye çıkan kahramanlardı.

51748

Hasan Saglam

Hasan Saglam  sitemizin köşe yazarıdır. Kültürel ve politik konularda yazılar yazmaktadır

Son Haberler

Sayfalar

Hasan Saglam

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Sayfalar