Çarşamba Mayıs 8, 2024

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Saldırı sonucunda yaşanan panik ve kargaşa nedeniyle Karabağ’da çocuklarını kaybeden annelerle doldu sokaklar. Arstkah halkı 2020 yılında 44 gün süren savaştan daha ağır bir durumu yaşadı. Saldırı, yıkım, çaresizlik, umutsuzluk sokakları ve yürekleri kuşattı.

Arstahk halkı dünyanın gözü önünde dokuz aydır yoğun ablukadan dolayı yeterli gıda alamamaktan açlık ve enerji bulamamaktan dolayı da ölüm ve hastalık kıskacında yaşam mücadelesi vermektedir. Arstahk’ın çocukları bu yıl eylül ayında okula gitmiyor. Yakıt olmadığından araçlar çalışmıyor. Anneler çocuklarını nasıl besleyeceklerini bilememenin acısı içinde. Yumurta, süt, yağ, şeker yokluğundan dolayı günlerini aç geçiren çocuklar, okul hayatlarına devam edemiyor. Yaşamsal zorluk ve sıkıntılar yetmezmiş gibi yoğun bombardıman ve ağır silahlarla yapılan saldırılar altında halk sığınaklarda yaşam mücadelesi veriyor. Açlıkla terbiye edilemeyen halk bu kez, silahla teslim alınmak istenmektedir. Halktan beyaz bayrak kaldırmasını isteyen Aliyev faşistine Karabağ halkı komünist önder Şaduman’ın sözleri ile yanıt veriyor.

Azerbaycan ordusu ağır silah ve İHA’larla gerçekleştirdiği saldırıda esas olarak yerleşim yerlerini hedef aldı. İşgalcilerin yerleşim yerlerine saldırarak halkı korkutup kaçırma yöntemini bu kez de Karabağ üzerinde denendi. Saldırı sonrası zarar gören ev, okul ve işyerlerinin görüntüleri medyada yer buldu. Yerleşim yerlerine yönelik saldırı sonucu kadın ve çocuklar ağırlıkta olmak üzere halkın bir kısmı panik içinde şehri terk etmeye çalıştı. Saldırılar ilk günkü yoğunlukta olmasa da sürüyor. Bütün bu soykırım saldırılarının Rus “barış gücü” askerlerinin gözleri önünde olması kimin barıştan kimin savaştan yana olduğunu bir kez daha göstermektedir. Çok açıktır ki, Rus oligarkları Azeri oligarkların yanında ve safındadır. Devamında Rus “barış güçleri” denetiminde yapılan “ateşkes” sonrası kadın ve çocukların bir kısmı bölgeden uzaklaştırılmaya çalışıldı. Ancak henüz Hayastan’a geçemediler.

1915 yaşanan kitlesel sürgün görüntülerinin bir benzeri Karabağ’da yaşandı. Binlerce insan, tarih boyunca yaşadıkları topraklardan göç etmek zorunda kaldı. Kadın, çocuk ve yaşlı insanlar saldırıların olmadığı bölgeye doğru çekilmeye çalıştı. Her şeye rağmen Artsakh halkı, açlık ve silah karşısında direnmeye devam ediyor.

Yoğun saldırılara rağmen topraklarını terk etmeyen insan sayısı, göç edenlerden şimdilik daha fazladır. Halk bir kez daha zulüm ve soykırım önünde sınav veriyor. Dünyanın bütün haydut ve zalimlerinin gözleri önünde bir kez daha beyaz bayrak kaldırmamaya devam ediyor. “Direniş ve onur” halkın özgürlük bayrağı olmaya devam ediyor.   

“Turan Hayalleri” ve emperyalistlerin enerji çıkarları

Mevcut dünya ve bölge koşullarını iyi değerlendirip, çelişki ve fırsatlardan yararlanma cambazlığını gösteren ve R.T.Erdoğan’dan sömürü ve zulüm eğitimi alan Aliyev, 44 gün süren 2020 Eylül işgalinden sonra nihayet ikinci büyük saldırısını başlattı. Karabağ halkını önce açlık, dermansızlık ve enerji yokluğuna mahkum edip boğmaya çalıştı. İkinci hamleyi ise askeri saldırıyla tamamlayarak halkı tarih boyunca yaşadığı topraklardan çıkarıp “Ermenisiz bir Karabağ yaratma” amacına varmaya çalıştı.

Dünyadaki ve bölgedeki koşullar, Azeri faşistlerin askeri saldırıları için uygun durumdadır. Her dönem ve her koşulda olduğu gibi TC devletinin mutlak desteğini arkasına alan, AB ülkelerini enerji kaynaklarını pazarlamakla ayarlayan, Rusya’nın ise ekonomik-jeopolitik çıkarlarıyla desteğini alarak koşularını uygun hale getiren Azeri oligarkları, mevcut koşulları ve fırsatı iyi değerlendirdi. Ve çok açık gerçektir ki; tüm “uygar dünya” ve bölge gerici devletleri petrol ve enerji kaynakları uğruna Azeri oligarkların yanında ve safındadır. Azeri faşizminin eşitsiz ve yoğun saldırıları sonucu diplomatik alanda yapılan kınama açıklamalarının hepsinin sahte ve göz boyama amaçlı olduğu ortadadır. Amerika, Fransa, Japonya, Almanya, Brezilya hükümetlerinin yaptıkları “Saldırılar bir an önce dursun, her iki tarafı sükunet” açıklamalarının bir yaptırım gücü ve ciddiyeti olmadığı gibi bu devletlerin kendi çıkarları gereği davrandıkları açıktır.

Karabağ’ın işgal edilip, Azerbaycan’ın denetiminde olmasının Türk ve Azerbaycan devletleri açısından “Turan” hayalleriyle doğrudan bağlantısı vardır.

İttihat-Terakki’den bu yana Türk Müslüman komprador burjuva ve toprak ağalarının yegane ülküsü bir Turan ülkesi yaratmaktır. Bu ülkünün yaratılmasına engel olan Ermeni-Rum-Kürt halklarıydı. Onlar mutlak suretle soykırıma, tehcire ve asimilasyona uğratılmalıydı. Bu ülkü için ihtiyaç duyulan her yol denenmeli ve gerekli olan her şey yapılmalıydı.

Gerek TC devletinin gerekse Azeri devletinin çıkar ve ülküleri, Turan ülkesi yaratmakta birleşmektedir. Keza Azeri petrol ve gazı üzerinde AB başta olmak üzere İngiltere ve Rus emperyalistlerinin çıkarları ve hesapları ortaktır. Bununla birlikte Karabağ’da, Ermenistan’ın Zangezur bölgesi üzerinde kurulacak olan yeni bir “Türki Cumhuriyeti”yle İran devleti üzerinde her türlü baskı yıldırma sindirme ve kuşatma hamlelerinin yolu, daha rahat açılacaktır. İran’ı köşeye sıkıştırmak, giderek Batılı emperyalist-kapitalist güçlerin himayesi ve denetimi altına almak için Karabağ’ın tümden ve Ermenistan’ın ise Zangezur Koridoru üzerinden Sunik topraklarını işgal etmek amaçlanmaktadır.

Türkiye, İngiltere, İsrail, AB ülkeleri, Rusya, ABD’nin dönemsel ve bölgesel çıkarları Azeri işgalcilerin anlık çıkarlarıyla örtüşmektedir. TC ve Azeri işgalcilerin “Ermenisiz bir Ermenistan yaratma” hesaplarına kimsenin itiraz etmesi beklenemez. 1915 soykırım sürecinde olduğu gibi dünyanın bütün sömürücü ve efendileri, günümüz soykırımcıları olan Azeri faşistlerinin yanında ve safında durmaktadır.

Bildik gerekçe: “Terörle mücadele”

Dokuz aydır abluka ve kuşatma altında tutan, ağır silah ve İHA’larla saldıran, işgal operasyonları yapan Azeri oligarklarını durduracak hiçbir yaptırım gücü ortaya koymayanlar, bir kez daha mazlum halkların vicdanında yargılanmaktan ve lanetlenmekten kurtulamayacaklardır. Azeri oligarklarının çıkarlarıyla örtüşen kapitalist ülkelerinin hesapları, politik olarak da bütünleşmektedir. Emperyalist kapitalist çıkarlar uğruna -tıpkı 1915’te olduğu gibi- Ermeni halkı herkesin gözleri önünde yalnız bırakılmış durumdadır.

Ülkesinin enerji kaynaklarını elinde bulunduran ve pazarlayan Azeri oligarkları dünyanın efendileri olan burjuva muktedirlerin desteğini almayı başardı. Azeri burjuvazisinin çıkarları uğruna ülke halkı açlığa ve yokluğa mahkum edilmiştir. İlham Aliyev’in birinci öğretmeni babası Haydar Aliyev iken ikinci büyük öğretmeni faşist ve diktatör kimliğiyle ün yapmış R.T.Erdoğan olmuştur. Hemen her konuda R.T.Erdoğan’ın sömürü ve zulüm taktik ve yöntemlerini uygulayan, benzer söylem ve gerekçelerini kullanan Aliyev, bölgenin ve dünyanın tüm efendileri ve diktatörleri gibi sömürü ve zulüm çizgisinde yürümeyi halkların kanı pahasına sürdürüyor.

Aliyev yönetiminde Azerbaycan, Karabağ’a saldırı nedenlerini güçlendirmek, Azeri halkı başta olmak üzere dünya kamuoyunu hazırlamak için “Ermenilerin döşediği mayın sonucu askerlerinin öldüğü” senaryosunu hazırladı. Aliyev’in diktatörlük yöntem ve taktiklerinin R.T.Erdoğan’a ne kadar benzediğini görmek ve anlamak için kahin olmaya gerek yok. Diktatör R.T.Erdoğan nasıl ki, 22 yıldır “teröre karşı mücadele” adı altında “bölgeyi teröristlerden temizleme” gerekçesiyle Kürt halkına ve gerillaya karşı acımasızca saldırıyorsa, Aliyev oligarkı da öğretmeninden aldığı ders ve destekle, Karabağ Ermeni halkına karşı acımasızca saldırıyor.

Aliyev oligarkı da akıl hocasından aldığı dersle Karabağ’daki Ermeni halkını terörist görüyor. Halka karşı eşitsiz savaşımı “terörle mücadele” gerekçesine sığdırmaya çalışıyor. “Teröristlere karşı mücadele” görüntülerine bakıldığında çoğunluğu yaralı ve ölü kadın ve çocukların suretleri vardır.

Temel hakları ve özgürlükleri uğruna mücadele eden, adalet ve eşitlik arayanlar egemenler ve diktatörler tarafından her dönem terörist olarak görülüp acımasız zulme uğratılıp, haksızlığa ve yalnızlığa maruz bırakılmışlardır.

Halklar Karabağ halkının yanındadır

Azeri oligarkların “Yasadışı Ermeni silahlı kuvvetleri beyaz bayrağı kaldırmalı, tüm silahları teslim etmeli, yasadışı rejim dağılmalıdır. Aksi takdirde terörle mücadele operasyonları sonuna kadar devam edecektir” açıklamasının ardından Rus “barış gücünün” arabulucuğuyla Arsakh halkının silah bırakmayı kabul ederek görüşmelere başlayacaklarını açıkladılar.

TC destekli Azeri oligarkların saldırıları sonucu aralarında çocukların da olduğu 35 kişi hayatını kaybetti 200’den fazla kişi yaralandı. Bu saldırıyla birlikte Ermenistan’da 1990 yıllarında kurulan “Karabağ Komite”si farklı parti yönetici ve temsilcileri tarafından yeniden kuruldu. Komitenin amaçlarından birincisi; Nikol Paşinyan’ın istifasını gerçekleştirmektir. Komite bu talebi, Karabağ’ın kurtuluşu ve çıkarları için yapılması gereken ilk adım olarak görüyor. Bir eylem planı çıkararak eylemler örgütlüyor.

Yerevan’da 19 Eylül’den bu yana hemen her akşam halk Cumhuriyet Meydanı’nda toplanıp Azeri faşistlerinin saldırılarını mahkum etmek, Karabağ halkının yanında olduğunu göstermek için gösteri yapmaktadır.

21 Eylül akşamı saat 19.30’dan itibaren Yerevan’ın önemli meydan ve caddeleri göstericiler tarafından trafiğe kapatılarak halkı Karabağ’ı desteklemeye, Başbakan Nikol Paşinyan’ın istifasını istemeye çağıran eylemler yapılmaktadır.

Ateşkese rağmen Artsakh’ın başkenti Istepanagerd’e yönelik Azeri işgalcilerinin silahlı saldırıları devam etmektedir. Askeren Bölgesi’nde Azeri işgalcilerine karşı direnen Razmig Xaçadıryan isimli savaşçı, son mermisine kadar direnerek yaşamını yitirmiştir. Bazı grupların silah bırakmadıkları ve direnişe hazırlandıkları haberleri gelmektedir. Bu amaçla gerilla savaşı için Vayots Dzor, Syunik, Gegharkunik ve Ararat’ta sığınaklar ve yer altı tünelleri kazıldığı ifade edilmektedir. Bu bölgelerden bazıları Azerbaycan tarafından işgal edilmiştir.

Artsakh’ın onurlu ve cesur çocukları Azeri faşistleri ve TC faşistlerinin önünde diz çökmeyecek ve beyaz bayrak kaldırmayacaktır. Onların kaldıracakları yegane bayrak, yıllar önce özgürlüğün bayrağını kaldıran Istepan Şahumyan’ın kaldırdığı kızıl bayrak olacaktır.

Karabağ Ermeni halkının gerçek dostları Kürt, Ezidi, Rum, Süryani, Arap, Alevi ve dünyanın tüm mazlum halklarıdır. Ermenilerin temel hak ve özgürlüklerini isteyen ve mücadele edenler proleter devrimciler, sosyalistler ve gerçek enternasyonalistlerdir. Son soykırım saldırısında görüldü ve anlaşıldı ki, mazlumun mazlumdan başka dostu ve yoldaşı yoktur. Ne AB ne ABD ne Rusya halkların dostu, barışın ve huzurun koruyucusudur.

Bugün her zamandan daha fazla komünist önder İbrahim Kaypakkaya’ya, Kafkaslar’ın komünist önderi Istepan Şahumyan’a, komutan AVO-Monte Melkonyan’a, Misak Manuşyan’a, Leonid Azgaltyan’a bakmalı, anlamalı ve mazlum halklarla birlikte işgalcilere, soykırımcılara karşı savaşmalıyız. Silah ve devrimci örgüt olmadan özgürlük, barış ve huzur asla gelmeyecektir.

1304

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Özgür Gelecek

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Sayfalar