Pazartesi Nisan 29, 2024

12'Lerin Alıboğazı'nda gösterdikleri kahramanca direniş halk savaşında yeni bir manifestodur

24-28 Kasım 2016 tarihinde Dersim'in Aliboğazı mevkinde Partimiz TKP/ML'ye bağlı halk ordumuz TİKKO gerillalarıyla faşist Türk devleti arasında çıkan ve dört gün süren çatışmada 12 yoldaşımızın şehit düştüğünü öğrenmiş bulunuyoruz. Ağır kış koşulları ve gerilla güçlerimizin kış üssüne çekilmesinden kaynaklı olarak bugüne kadar isimleri tam olarak öğrenilemeyen yoldaşlarımız, 8 Mayıs 2017 tarihinde TKP/ML-TİKKO Dersim Bölge Komutanlığımızın yaptığı açıklamayla öğrenilmiştir. Şehitlerimiz; Yetiş Yanlız, Serkan Lamba, Hasan Karakoç, Umut Polat, Samet Tosun, Alişer Bulut, Ersin Erel, Doğuş Fırat, Esrin Güngör, Hatayi Balcı, Gamze Gülkaya ve Murat Mut yoldaşlarımızdır.

Aliboğazı çarpışması, Demokratik Halk Devrimi mücadelemizde parti tarihimize yazılmış yeni bir destandır. Onlar, tetik uçlarında hayalleri yarım kalan yoldaşlarımızın düşlerini gerçeğe dönüştürmek için savaşarak kahramanca şehit düştüler. Kahraman savaşçılarımız, düşmanın teknik ve insan gücünün mislice kendilerinden fazla olmasına rağmen, MLM ideolojiden aldıkları güç ve devrime olan inançlarını kuşanarak beyaz ordu güçleriyle 4 gün aralıksız çarpışarak şehit düştüler. Faşist Türk ordusu bir kez daha bu çarpışma karşısında acz içine düşerek çaresizleşmiştir. 12'ler 4 gün boyunca düşman unsurlarından birçok paramiliter gücü saf dışı bırakmıştır. Türk devleti, her zaman olduğu gibi bu çatışmada da aldığı kayıpları hala gizlemektedir.

12'lerin bu kahramanca çarpışması; parti kadrolarımızın, TMLGB militanlarının ve TİKKO savaşçılarının bizlere bıraktığı bir gelenektir. Bu gelenek, partimizin ilk şehidi Ali Haydar Yıldız'ın Vartinik'te bıraktığı mirastır. Bu gelenek, Kazım Çelik ve Mehmet Demirdağ yoldaşların düşmanla girdikleri can bedeli çarpışmaların mirasıdır. Bu gelenek, Süleyman Cihan yoldaşın işkencede gösterdiği direnişin mirasıdır. Bu gelenek, Nergiz Gülmez, Polat İyit yoldaşların hapishanelerde canlarını ölüme yatırma mirasıdır. Ve bu gelenek Kaypakkaya yoldaşın geride bıraktığı MLM düşünceleriyle yürüme mirasıdır. Bu, bir bayrak yarışıdır. Şimdi, 12'lerin bizlere devrettiği bu bayrağı teslim almış bulunuyoruz. Bu bayrağı yere düşürmeyeceğimize, 12'lerin çizdiği yolda mücadeleye devam edeceğimize söz veriyoruz.

Yetiş yoldaş, yaşadığı Fransa'da emperyalist kapitalist sistemin sunduğu refaha teslim olmadı. O, doğup büyüdüğü Fransa'da genç yaşında partimizle tanıştı. gençlik faaliyeti içinde yer aldı. O yetenekli bir genç olarak, devrimci faaliyetlerinin yanı sıra kültür ve sanatla da uğraşmış, müzik dalında sürekli kendisini geliştirmiş ve içinde yer aldığı çeşitli müzik grupların da genç bir parti sanatçısı olarak birçok esere imza atmıştır. Onun güçlü sesi ve devrimci ezgileri hala kulaklarımızda çınlamaktadır. Yetiş yoldaş, Fransa'da yürüttüğü faaliyetlerden dolayı, 2005 yılında Fransız emperyalist burjuvazisi tarafından tutuklanarak iki yıl hapishanede kaldı. Hapishane ve yargılandığı Fransa mahkemelerinde tavizsiz duruşuyla örnek bir genç devrimci olarak hep taktir gördü. Hapishaneden çıktıktan sonra, artık Avrupa'da kalmayacağını söyleyerek, Avrupa'dan halk savaşına katılan Hakan Karabulut, Cafer Kara ve Barış Aslan ve Barbarlar gibi, birikim ve yeteneklerini kırsal alanda, atalarının geldiği topraklara geri dönerek Dersim'de bir TİKKO savaşçısı olarak devrimin hizmetine sunacağını söyleyerek gerilla mücadelesindeki yerini aldı.

Yetiş yoldaşımızla aynı saflarda çarpışarak şehit düşen; Serkan, Hasan, Umut, Samet, Alişer, Ersin, Doğuş, Esrin, Hatayi, Gamze ve Murat Mut yoldaşlarımızda genç yaşlarına rağmen, düzenle bağlarını keserek halk ordusu içinde yer aldılar.

12'lerin acı haberini almamızdan hemen sonra: 27-29 Nisan 2017 tarihleri arasında faşist Türk ordusunun başlattığı topyekün saldırıları kapsamında yine Aliboğazı’nda 3 gün boyunca faşist ordu güçleriyle kahramanca çarpışarak şehit düşen HPG gerillaları; Seyfi Eder, Leyla Güneş, Zübeyde Göksu, Sercan Edis, Beyaz Bark, Ali Karaşin, Dicle Bozan, Ali Sezgin, Dilek Kızılgün ve Mesude Dinç arkadaşlarımızı da saygıyla anıyoruz. Onlar, Kürt Özgürlük Mücadelesinin birer kahramanları olarak bilinçlerimizde hep yaşayacaklardır.

Bu tarihsel yürüşümüzü zaferle taçlandıracağımız güne kadar acılarımız dinmeyecektir. her gün bir yoldaşımızı ve devrimcileri sonsuzluğu uğurladığımız bu çetin ve zorlu mücadelede, 10 Mayıs 2017 tarihinde Rakka'da gerici faşist IŞİD çetelerine karşı yapılan hamlede Devrimci Komünarlar Partisi kurucu önderi ve Birleşik Özgürlük Güçleri Komutanlarından Ulaş Bayraktaroğlu'nu kaybettiğimizin acı haberini almış bulunuyor. Ulaş Bayraktaroğlu'nu, bu büyük devrimciyi sonsuza dek mücadelemizde yaşatacağız.

Mayıs ayı devrimci önder kadroların ve büyük devrimcileri kaybettiğimiz bir aydır da aynı zamanda. 6 Mayıs 1972 yılında faşist diktatörlüğün idam sehpalarında katlettiği Deniz Gezmiş, Yusuf aslan ve Hüseyin İnan'ları bir kez daha anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz

12'leri andığımız Mayıs ayı aynı zamanda komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın da katledilişinin 44. yılıdır. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş 18 Mayıs 1973 yılında Diyarbakır Hapishanesinde faşist diktatörlükçe katledildi. Kaypakkaya yoldaşı katledilişinin 44. yılında bir kez daha saygıyla anıyoruz.

1966 yılında Çin'de kapitalist yolculara karşı Başkan Mao Zedung tarafından başlatılan Büyük Proleter Kültür Devriminin dünyaya yayılan politik etkisi, ülkemiz coğrafyasında da karşılığını bulmuş ve partimiz TKP/ML'yi ortaya çıkartmıştır. Önderimiz Kaypakkaya yoldaş, Marksizm-Leninizm'i Maoizmle sentezleyerek ülkemiz devriminin yolunu çizmiştir.

Kaypakkaya yoldaş, ülkemizin ilk sınıf partisi TKP ve Mustafa Suphi'lerin bir devamcısı olduğunu kabul etmiş, ancak TKP'nin sınırlı görüşleriyle yetinmemiştir. O, 1970'lerin Türkiye gerçeğini ve başlıca sorunlarını araştırmış, incelemiş ve geçici olarak yer aldığı TİİKP içinde yürüttüğü tavizsiz iki çizgi mücadelesiyle şekillendirdiği MLM görüşleriyle TKİİP'den ayrılarak Proletarya Partisini yoldaşlarıyla birlikte kurmuştur.

İbrahim yoldaşın tüm inceleme ve araştırmaları MLM bir bilim insanının tüm titizliklerini içinde taşır. O, ülkemizin sorunlarını ve kurtuluş yolunu ortaya koymadan önce; ülkenin sosyo-ekonomik yapısını inceleyerek, emperyalizmle olan bağını çözümleyerek, sınıfların tahlilini yaparak çıkardığı sonuçlarla devrimimizin niteliğini belirlemiş ve bu belirlemeden hareketle devrimin yolunu çizmiştir. Kaypakkaya yoldaş, sadece bunları ortaya koymakla kalmamış, ülkemizdeki diğer başlıca çelişmeleri de bilimsel olarak ortaya koymuştur. Bu çelişkiler içinde ulusal sorun çözümlemesi baş yapıtı niteliğindedir. Osmanlı'dan geriye kalan topraklarda yeni Türkiye Cumhuriyetini kuran Kemalistlerin, tek ulus safsatasını yerle bir ederek, ülkenin sadece tek bir ulustan ibaret olmadığını, Türkiye'nin çok uluslu bir ülke olduğunu belirlemiş, Kürt ulusunun yaşadığı toprakların Türk devleti tarafından ilhak edildiğini, sorunun çözümünün proletaryanın omuzlarında olduğunu partimizin programı içine almış ve Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkını kayıtsız şartsız savunmuştur.

Önder yoldaşımızın kendisini tüm zamanının devrimcilerinden ayıran ve ileriye taşıyan tespitleri ise Kemalizm üzerinedir. O güne kadar Kemalizm'le ideolojik hesaplaşmanın yapılmadığı, bu nedenle de sistemden tam bir kopuşun sağlanamadığı devrimciliği, bu hesaplaşmayı kusursuz bir şekilde yaparak komünizme taşıyan isim olmuştur Kaypakkaya, bugün dahi Kemalizm'le barışık bırakalım devrimciliği, tutarlı bir demokrat dahi olunamayacağı gerçeği birçok kesim tarafından görülmüyorken, Kaypakkaya yoldaş, neredeyse yarım asır önce bu konudaki açılımları ve inceleme yöntemiyle bize önemli bir miras bırakmıştır.

Kaypakkaya yoldaşın MLM görüşleri 45 yıldır ülkemizin kırlarında, şehirlerinde, yine bugün Rojava'da da TİKKO gerillalarının, gençliğin, kadınların ellerinde bayraklaşmıştır. Bu bayrağı yere düşürmeden hep yükseklerde tutacağımıza tarih bundan sonra da tanık olacaktır.

Dünyadaki yoksulluk, baskı ve katliamlar, bölgesel savaşlar ve işgaller yeni altüst oluşlara doğru hızla ilerlemektedir. Bunun yanı sıra ülkemizdeki gelişmeler devrimci durumun görünür bir şekilde yükselişine tanık olmaktadır.

AKP, 14 yıllık hükümet olmasının tüm olanaklarını kullanarak devletin en kritik yerlerine yerleşerek, yasama, yürütme ve yargıyı ele geçirmiştir. Kökleştiği devlet içinde hükümet olmanın da ötesine geçerek ''Türk Tipi Başkanlık Sitemi'' ile, 2023 yılına kadar iktidarda kalmaya çalışmaktadır. Uzun bir zamandır dillendirdiği 'tek adamla yürüme' aynı zamanda, Türk hakim sınıflarının da onayladığı yeni bir sisteme geçme projesidir. AKP, 16 Nisan 2017 tarihinde HİLE yoluyla kazandığı 'referandum'a karşı yükselen muhalefeti bastırmak, Kürt Özgürlük Mücadelesi başta olmak üzere, devrimcileri ve komünistleri ezmek için bir kez daha topyekun savaş açtığını ilan etti. Uzun bir süredir ''ya diz çökeceksiniz ya da teslim olacaksınız'' diyerek, ''Milli Seferberlik'' ilan etmesiyle, rafa kaldırılan sözde ''demokrasileri''nin yerine, yürürlükte olan OHAL'le faşizmin daha karanlık bir evresine geçilmiştir.

Ortadoğu'da, Suriye'deki emperyalist işgal ve iç savaş gündemi belirlemeye devam ediyor. Emperyalist güçler, pazarların yeniden paylaşım savaşında Suriye'de kendilerine düşen payı almak için çalışırken, Türk devleti de kendisine yer bulmak için çırpınıp durmaktadır. Baş düşman olarak gördüğü Kürt ulusuna karşı ülke sınırlarını da aşarak savaş uçaklarıyla Şengal ve Rojava'ya saldırarak kazanılmış mevzileri yok edeceğini sanmaktadır. Türk devletinin Rojava'da kazanılan statüyü yıkma hayali hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Kürt halkının canı ve kanı pahasına Rojava'da gerçekleştirdiği devrimi, Kürt halkı ve onların yakın dostları ve müttefikleri korumaya devam edeceklerdir. Türk devletinin işgal girişimini Kürt direniş güçleri ve partimiz gerillaları kararlılıkla savuşturmaya hazırdırlar.

Aynı kararlılık faşist diktatörlüğün ülke içindeki saldırılarına karşı da gösterilmelidir. Halkların Birleşik Devrim Hareketi ile oluşturulan eylem birliğinin Türk devletinde yarattığı korku, bu eylem birliğinin önemi ve gücünü göstermektedir.

Partimiz hızla sorunlarını çözerek tüm gücüyle sınıf mücadelesindeki yerini alacaktır. Kendi iç sorunlarımızla daha fazla zaman harcama lüksüne sahip değiliz. Bu görevi yerine getirmediğimizde daha da gerilere düşmekten kurtulamayız. Şehitlerimize sahip çıkmak, onların bize devrettiği bayrağı daha yükseklerde dalgalandırarak, düşman burçlarına dikmek ve Demokratik Halk Devrimini gerçekleştirmek istiyorsak, mücadelenin her alanında daha fedakar, kararlı ve cesur davranmak zorundayız.

İBRAHİM KAYPAKKAYA YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!

YETİŞ YALNIZ, SERKAN LAMBA, HASAN KARAKOÇ, UMUT POLAT, SAMET TOSUN, ALİŞER BULUT, ERSİN EREL, DOĞUŞ FIRAT, ESRİN GÜNGÖR, HATAYİ BALCI, GAMZE GÜLKAYA VE MURAT MUT YOLDAŞLAR ÖLÜMSZÜDÜR!

YOLDAŞLARIMIZIN HESABINI PATRON AĞA DEVLETİNDEN SORACAĞIZ!

KAHROLSUN EMPERYALİZM, FAŞİZM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK

Mayıs 2017

TKP/ML GYDK

40655

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Proletarya Partisi

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar