Pazartesi Mayıs 20, 2024

100. yılında Ekim Devriminin İzinde!

Dünyayı sarsan büyük Ekim Devriminin 100. yıldönümünü geride bıraktık. Dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarına başka bir dünyanın, sosyalizmin mümkün ve aynı zamanda gerçek, uygulanabilir olduğunu gösteren Ekim, geride bıraktığımız yüzyıl içindeki en önemli tarihsel dönemeçlerden birini oluşturuyor.

Ekim Devrimi, dünyanın tüm işçilerine, köylülerine ve ezilenlerine, onları ezen, hor gören ve sömürenlere karşı mücadele ederek yeni bir dünyanın kurulabileceğini gösterdi. Ekim, dünyanın baldırı çıplaklarına, karanlığa mahkum edilen yoksullarının dünyasına yakılan bir meşale oldu. Ekim, işçi sınıfı, köylülük ve tüm ezilen sınıflar için yeni bir yol açtı. Çok geçmeyecek Çin, Kolombiya, Vietnam ve Nikaraguay devrimleri bu ışıklı yolu takip ederek kendi tarihsel yazgılarını avuçlarına alacaktı!

Geçmişten Geleceğe Ekim Devrimi!

Partizan Dergisi, son sayısında, insanlığa, işçi sınıfının ideolojisi ekseninde yeni bir kültür ve ahlak aşılayan ve karanlıktan aydınlığa taşıyan Ekim devriminin 100. yılını sayfalarına taşıyor.Oldukça zengin bir içerikle karşımıza çıkan Partizan Dergisi bu sayısını Ekim’in 100. yılına atfediyor.

100. yıla özgülenen iki makaleye yer veriyor. İlki, “Şubat’tan Ekim’e;Bolşevik Devrime Giden Yol” başlığıyla Şubat 1917’den Ekim 1917’ye kadar geçen sekiz aylık sürece odaklanıyor.

Devrimin bu öngünlerinde yaşanan tarihsel önemdeki her gelişme Lenin yoldaşın meselelere ilişkin tezleri, analizleri, polemikleri ve pratiğiyle mercek altına alınıyor.

Makale, Lenin’in söz konusu bu, fırtınalı günlerde karmaşa ve kaos içinde, başlıca çelişkiyi yakalamadaki ustalığını; örgütünü bu doğrultuda sevk etme becerisini ve işçi-emekçilere yönelik muazam güvenine dikkat çekiyor. Lenin, bugün birer klasik haline gelen her yazısını, o günün sıcak atmosferi içinde yaşamının canlı pratiğinden süzerek kaleme alıyor.

Bu anlamda Partizan Dergisinde yer alan makale, Lenin’in Şubat devrimi sürecinin her ayrıntısına yönelik şaşırtıcı derecedeki ilgisi ve analizini, devamında “Nisan tezleri”nin ortaya çıkışını ve buradan devrime kadar ki sancılı günlere yer veriyor. Lenin ve RSDİP’in doğru yolda ısrar etmesi, yığınların değişen ve gelişen talepleri doğrutlusunda sloganlarını, programlarını güncellemesi öyle kolay olmuyor. Bu, parti içinde çok ciddi ideolojik ayrışmaları açığa çıkarıyor.

Söz konusu süreç, devrimin arifesinde RSDİP ve diğer partiler arasındaki çatışmalara ve yığınların son tahlilde yeri göğü sarsan enerjisine; değiştiren ondan da önemlisi dönüştüren kahredici gücüne olan inancı bir kez daha tazeliyor.

100. yıl kapsamındaki bir diğer makale ise “Sovyet Devrimi ve Sovyetler Birliği’nde Kadın” başlığını taşıyor.

Ekim devriminin pekte konuşulmayan yüzüne, kadın yönüne dikkat çeen makale, devrimin Rusya’da kadınların yaşamını nasıl değiştirdiğine ilişkin zengin verilerle dolu. Diğer yandan Ekim devrimine önderlik eden RSDİP içinde görev alan kadın kadroların, kadın özgürlük mücadelesine yönelik yaklaşımlarına dair eleştirel bir bakış açısı sunuyor.

Makale, RSDİP’in kadınların toplumsal yaşamına katılım, siyasette aktif olarak görev alma vb. başlıklarındaki gelişimine dikkat çekerken erkek egemen kültür ve zihniyetle, bunun parti içindeki yansımalarıyla mücadeleye yönelik bir değerlendirmede sunuyor.

T. Kürdistanı neden geri bıraktırılıyor?

Partizan Dergisi, 2008’den bugüne değin değişik biçimlerde devam eden emperyalist-kapistalist sistemin krizine ilişkin bir analize yer verirken bunun Türkiye’de yarattığı sonuçları irdeliyor.

Bilindiği üzere,özelikle 24 Ocak 1980 kararlarıyla Türkiye’de sermaye, neo-liberal politikalar ekseninde bir yeniden yapılandırma sürecine girdi.Sermayenin dolaşımı önündeki her türlü engelin ortadan kaldırılması adına1990’lı yıllar boyunca yaşama geçirilen anlaşmaların tarıma nasıl yansıdığı sorularına yanıt aranıyor.

Partizan Dergisinde yer alan en dikkat çekci makalelerden biri ise “Emperyalist ve Komprador Sömürü Kıskacında Türkiye Kürdistanı” başlığını taşıyor. Temmuz 2015’te başlayan çatışmaları takiben özyönetim direnişleriyle açık bir vahşet ve katliama dönüşen  sürece odaklanan makale, T. Kürdistanı’nın sosyo- ekonomik yapısına yönelik bilimsel bir analiz ortaya koyuyor.

TC devletinin özyönetim direnişleri ve bugün devam eden saldırı, imha ve katliam konseptinin ekonomik arka planına ışık tutuyor.Türk hakim sınıflarının T. Kürdistanı’na yönelik ekonomik politikaları ve bunların bölgede yarattğı sonuçları irdeleyen makale, bu bağlamda Kürt ulusal sorunun sosyo-eknomik yanına ilişkin oldukça değerli bir araştırma olma özelliği taşıyor.

“TKP Yöneticisi Bir Ermeni Celladı”

Derginin belki de en anlamlı, bizim için değerli makalesi ise devrim emektarlarından araştırmacı- yazar Serdar Can’a ait. Kaypakkaya geleneğinin içinden çıkan önemli bir entellektüel ve yazar olan Serdar Can’ın, 2017 yılında Onur Vakfında Ermeni soykırımın 100. yılında yaptığı bir konuşmaya yer veriliyor.

Serdar Can, TC devletinin kuruluş süreci ile soykırım arasındaki ilişkiye mercek tutarken aynı zamanda Ermeni sorununda somut taleplerin ne olması gerektiğine yönelik bir tartışma açıyor. Bu anlamda Kaypakkaya’nın tespitlerinden hareketle sorunu yeniden ele alıyor.

Diğer yandan Ermeni soykırımı hususunda Mustafa Suphi TKP’sinin yaklaşımının yeniden hem de daha etraflıca tartışılması gerektiğine dikkat çekiyor. Mustafa Suphi’nin ve de bir bütün TKP’nin Ermeni soykırımına dair fikirleri ve duruşunu tartışmaya açıyor.

Derginin son yazısı da oldukça ilgi çekici. Makale, kolektif içinde Nisan 2015’ten bugüne değin süregelen tartışmaların nasıl ortaya çıktığına, sürecin hangi yönleriyle ele alındığına ve tartışıldığına, aynı zamanda neler yaşandığına ilişkin etraflı bir tablo sunuyor.

Makale, kolektifin yaşadığı sorunların ideolojik bir temelde oldukça özeleştirel bir yaklaşımla tüm yönleriyle ortaya koyuyor.

Nihayetinde pek çok başlıkta zengin bir içeriğe sahip yeni bir sayı ile karşı karşıyayız.

Ekim’in 100. yılında dünyayı ve kendimizi değiştirmek, insanı, yaşamını ve ortaya çıkardığı sistemi daha iyi anlamak için şimdi okuma zamanı!

Bir Özgür Gelecek Okuru 

44718

Ercan Binay’dan mektup var Abdullah KALAY’a özgürlük!

“Zulümle abad olunmaz.”[2]

 

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Solu Liberalleştirmek

 

Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi. 

Kürdistan ve "Demokratikleşme"

Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP


Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!

 Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!

 Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!

Bölünmek için Birlesin


Bölünmek için Birlesin!

Bir Maoist hayati iki ucundan kavrar her zaman; Burjuvazi ve Proleterya ucundan. Birin iki oldugunu kavramamis bir kafa Marksist bir kafa degildir.
Komunist partiler icin Demokratik-Merkeziyetcilikin tek bir anlami vardir; Demokrasi KP lerde Burjuvaziyi temsil eder; Merkeziyetcilik Proleteryayi temsil eder....

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

Sayfalar