Perşembe Mart 28, 2024

Yunanistan Halk Cephesi'nden Açıklama

kaypakkaya-partizan
AMERİKA HALK CEPHELİLERİ SORGULAYAMAZ! KATİL AMERİKA DÜNYA HALKLARINA HESAP VERECEK!

 

Kısa bir süre önce, Türkiye’ye iade edilmemek için açlık grevi yapan Hasan Biber’in davasında çıkan bir belgede, Amerika’nın, Koridallos hapishanesinde bulunan Türkiyeli devrimciler, Hasan Biber, Mehmet Yayla, Erdoğan Çakır, Ahmet Düzgün Yüksel ve Sinan Oktay Özen’i sorgulama istediği ortaya çıktı.

Bu talep, Amerika ile Yunanistan arasında 2000 yılında imzalanan anlaşmaya dayandırılarak, Yunanistan makamlarından hukuki destek olarak ifade edildi. Bu sözleşme bugüne kadar politik davalarda ve politik mülteciler ve tutuklular hakkında hiç işleme konulmamıştı. İLK KEZ UYGULANIYOR. Amerikalılar aynı zamanda Türkiyeli devrimcilerle beraber yakalanan Yunanli tutukluları sorgulamak ve dosya kapsamında delil oluşturabilecek herşeyi (kimlik, pasaport, ceplerde çıkan çöpler, elektrik faturaları, telefon görüşmeleri, telefon görüşme arşivleri, internet yayınları, internet üzerindeki görüşmeler, progpaganda araçları, DNA vb...) kendilerine verilmesini talep ediyorlar. Bu kapsamda Amerika soruşturma kapsamında bir şekilde iletişimde olan herkesi sorgalama hakkına sahip görüyor kendini.

Amerika Adalet bakanlığından Yunanistan Adalet Bakanlığına gelen belgeye dayanarak geçen hafta Ahmet Düzgün Yüksel ve Erdoğan Çakır’a FBI ajanlarının gelip ifadelerini almak istediklerine dair sorgu hakiminden çağrı geldi.

29 Kasım Cuma günü Yunanistan adalet bakanlığının izni ile bir Yunan sorgu hakimi, Amerikan konsolosluğundan gelen iki FBI ajanı ve çevirmen eşliğinde Ahmet Düzgün Yükseli sorgulamak talebiyle Koridallos hapishanesine geldi. Avukatlarında hazır bulunduğu ortamda Amerikalılar A.Düzgün Yüksel e “Türkiye ve Almanya ya gitmek istemiyorsun. Burada kalmak istersen biz yardımcı oluruz” demeleri üzerine avukatlar “Yargıtayın onanmış kesin iade kararı var, mümkün değil” demiş, bunun üzerine avukatlara verilen cevap “biz yaparız” olmuştur. Amerikalı ajanların bu söylemi hukuksuzluğun – keyfiyetin açıkça itiraf edilmiş olmasıyla birlikte Yunanistan ve Yunan halkının bağımsızlığına, gurur ve onuruna karşı da yapılan açık bir saldırıdır, aşağılamadır. Yunan halkı bu hukuksuzluğu, kendisine karşı da yapılan bu aşağılamayı ve saldırıyı, kabul etmeyecektir.

Bunun dışında sorularında oldukça saldırgandı. Ahmet Düzgün Yüksel’e politik görüşlerini, düşüncelerini sorma bunları öğrenme biçiminde sorular sordular. Ayrıca neden ABD’ye bu kadar kin duyuyorsun politik fikirlerin nedir vb şeklinde sorular sormak istediler. Ayrıca dosyada dikkat çeken konulardan biri dosya da adı geçenlerden birinin Atina’dan kaçırılıp Türkiye’ye teslim edilen Bulut Yayla olmasıdır.

Türkiyeli devrimci Bulut Yayla, 30 Mayıs günü Atina’nın Ekserheia bölgesinde MIT, CIA ve Yunanistan gizli servisinin işbirliği ile kaçırılarak yasa dışı olarak Türkiye’ye teslim edildi. Kısa bir süre sonra da Amerika Bulut Yayla’yı uluslarararsı terörist listesine koydu. Amerika Yunanistan’dan sonra, Türkiye’den de Bulut Yayla’yı sorgulamak için talepte.

Amerikan’ın başvurulan kişiler için net bir tanımda bulunmuyor. (şüphe veya tanık) ifadesi alınan kişilerin herhangi bir eylemle de ilişkisi yok. Ancak Amerika’yı hedef alan DHKC örgütünün üyesi ve çevresinde olmak yeterli. Örgütle organik ilişkisi olmasa da konu veya kişilerle bir şekilde temas halinde olanların ifadesine başvurulabiliyor. Örneğin Ahmet Düzgün Yüksel yıllardır Almanya’da yaşayan, politik iltica almış Türkiye’ye iadesi reddedilmiştir kişidir.

Bu saldırılarla sanıkların haklarını bırakın bir yana tüm mültecilerin hakları elinde alınıyor, hedef haline getiriliyor. Politik düşünceler kriminalize ediliyor. Bundan sonraki adımın Amerikan’ın iade talebi olması hiç şaşırtıcı olmayacaktır. 2000’den bu yana ABD Yunanistan’dan 15 kişi istemiş. Yunanistan 7 sine olumlu cevap vermiş. Ancak bunların takmamı adli suçlardan.

Emperyalizm ve işbirlikçilerinin bu saldırısı da, devrimci Bulut Yaylanın Yunanistandan kaçırılmasıyla başlayan ve direk Amerika’nın istekleri doğrultusunda Yunanistan ve Türkiye faşizmi ile işbirliği içeriside gelişen bir saldırıdır. Kaçırmalar, tutuklamalar, iade davaları tüm bunlar bu saldırın bir parçasıdır. Yunanistan iade tehditleri ile baskı kurmaya çalıştığı Türkiye’li devrimcileri, emperyalist ajanlara teslim ediyor. Bugün açık bir hukuksuzlukla ve keyfiyetle Amerikalı ajanlara ifade veremizi isteniyor. Biz Türkiye’li devrimciler hiçbir şekilde Amerika’lı ajanlara ifade vermeyeceğiz ve bu keyfi uygulamayı tanımayacağız. Emperyalizme ve faşizme karşı mücadele etmek suç değildir, asıl suç emperyalizm ve faşizmle işbirliği yapmaktır.

Irak, Afganistan, Suriye halklarının katili ve dünyadaki açlığın, yoksuluğun, sömürünün sorumlusu işkenceci katil Amerika’ya karşı mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Tüm bu suçları işleyen Amerika’ya bizim verecek hesabımız yoktur ama bu suçların hesabını sormaya tüm dünya halkları adına hakkımız vardır. Amerika dünya halklarına hesap verecek.

Adalet bakanının bile kesin karardır, benim yetkim yok dediği, yargıtay kararlarını amerikalıların yunanlı sorgu hakimi ve tutuklu avukatlarına “durdurdurabiliriz, müdahale edebiliriz, yapabiliriz” deme yetkisini, keyfiliğini ve cüretini nerden buluyorlar? Adalet bakanı ve Samaras hükümeti bunun cevabını halka vermelidir!

Yunanistan devleti bu işbirlikçilikten vaz geçmeli, Amerikalı ajanlara verdikleri ve temel hukuk kurallarini ayaklar altina alan, turk-yunan herkesi sorgulayabilecek boyutlara da gidebilecek bu izni derhal iptal etmelidir.

Türkiyeli devrimcilere yönelik bu baskı ve sindirme, Yunanistan Halkina karşi asağilama saldırısına karşı Yunanistan halkını, sol örgüt ve partileri, Demokratik Kitle Örgütlerini, sendikaları, devrimci demokrat herkesi duyarlı olmaya, dayanışmaya çağırıyor, bu saldırıyı protesto etmeye çağırıyoruz.

06.12.2013

YUNANİSTAN HALK CEPHESİ

5743