Cuma Mart 29, 2024

Son Halife Erdoğan – Fikret Yaşar

kaypakkaya-partizan

 

" Benden sonra halifeler, onlardan sonra emirler, sonra sultanlar, sultanlardan sonra da tiranlar gelecek. " Hadis 

İslam’da hadis geleneği Mesihsel inançtan kaynaklanır. Dolayısıyla bazı hadisler peygamberin ölümünden sonra derlenip düzenlenmiştir. Bu gelenek daha çok İslam’ın 2.Y.Y.da Emevi Hanedanlarının dönemine denk gelir.

Peygamberden sonraki orta çağ ve yakın çağ dönemlerinde İslam’ı siyasal yönden halifelik kurumu temsil ediyor ve yönetiyordu.

Halifelik,  “vekil, halef, ardıl ya da sonradan gelen” anlamlarını taşır.  İlk defa İslam öncesi Arabistan’da kullanılmıştır. Kur’anda Adem ve Davut peygamber bahislerinde geçer.  Davut için, “ seni yeryüzünde halife kıldık, onları adaletle yargıla…” diyor. Davut Museviler, İseviler ve Muhammediler, yani Müslümanlar için peygamber sayılır. Ayrıca kraldı, orta çağda siyasal ve dini otoritenin temsilcileri hem hükümdar, hem de peygamberdi.

İslam tarihinde önemli rol oynayan halifelik peygamberin ölümünden sonra etkili olmuş ve Ebubekir’in bu makama seçilmesiyle başlatılmıştır. Yani peygamberlikten sonra siyaset ve otoritenin yürütülmesi için başlatılan halifelik kurumunun ilk temsilcisidir Ebubekir. Bu nedenle de kendisine ‘Halifet-ul Resul Allah’, yani Allah’ın Resulünün vekili denmiştir.  Ondan sonra Ömer bu makama getirildi. Ömer seçildiğinde kendisine  ‘Halifet-ul Allah’ diyenlere karşı çıkarak, “ bu makam Davut’a aittir, ‘Halifet-ul Resul Allah’ makamı da Ebubekir'e, dolayısıyla bana ancak ‘emiril mu’minin -  muminlerin komutanı ’ diyebilirsiniz,” demiştir.

Halifelik makamındaki kişilerin yönetimle ilgili uygulamaları kendi seçimleri değil, bir üst otorite olan Alah’ın  direktifleri olduğunu topluma kabul ettirmesi bu kurumun kabulü ve  devamını sağlamıştır. Ayrıca yöneten halife başarısızlığından dolayı eleştirilmezdi, karşılaşılan durum kaderden sayılır başarısızlık toplumsal reaksiyonlara ve topluma mal edilirdi.

Özellikle dört imamdan sonra gelen Emevi ve Abbasi halifelerinin bu kurumu Allah adına devralıp sorumluluk yüklendiklerini göstermeleri dikkat çekicidir. İlginç olan dört halifenin kullanmadığı  ‘Halifet-ul Allah’ unvanının ardılları tarafından kullanılmış olmasıdır. Bu unvanı ilk defa Emevi halifesi Abd-ul Melik (685-750) kullanarak kendi döneminde emperyal bir politika gütmüştür. Arapçayı resmi dil yapıp ilk defa da altın sikke bastırmış ve merkezi bürokrasiyi geliştirerek egemenlik sınırlarını genişletmeye çalışırken Bizans, Afrika ve Mezopotamya’daki kavimlerle savaşlara girişmiştir.

Emevilerden sonra Abbasilerde de ‘Halifet-ul Allah’  unvanını Halife Me’mun (813-833) kullanmıştır. Me’mun devlet otoritesinin dinsel otoritenin üstünde olması gerektiğini de ileri sürmüş, ancak geleneği değiştirememiştir.

Daha sonra Abbasi halifesi El Naşir (1180-1025) Allah’ın vekili olduğunu ileri sürerek Vatikan benzeri bir  devlet kurmak istemiş, o da başaramamıştır.

Görüldüğü gibi “Halifelik” unvanını kullananların bir kısmı otoriteyi direk Allahtan devraldıklarını söyleyerek meşruiyet kazanmaya çalışan despotik tiplerdir. Oysa Sünni din otoritelerine göre “halife”, peygamberin maddi ve manevi mirasçısı olup, din kurumu ve siyasal toplumun yaratıcısı, peygamberin vekili ve halefi demektir.

Erdoğan bu makama layık mıdır?

Demokrasiyi hedefine ulaşmak için kullanan Erdoğan yeni bir dini kuşak yaratmak ve bu potansiyeli nihai hedefine ulaşmak, yani halife olup İslam dünyasını yönetmek ve dünyaya hükmetmek için kullanmaktadır.

İsrail karşıtı söylemlerle Müslümanların gönlünü fetheden Erdoğan sarayları ve camileri gösteriş amaçlı değil, İslam dünyasında prestij kazanmak ve Müslümanlara liderliğini kabul ettirmek için yapıyordur. Bin odalı saray yaparken de mensup olduğu toplumun tarihsel geçmişiyle kendisini ilişkilendirerek Osmanlı dönemini ve Osmanlının dayandığı dini otoriteye özenti duyduğunu açıkça göstermiştir. İstanbul’ da inşa edilen mega caminin avlusunda kendi türbesini yaptırması, Işıd, El Qaide, El Nusra ve diğer radikal İslamcı örgütlerle dirsek temasında yürüttüğü eylem ve söylemlerle de ortak hedeflerinin halifelik ve İslam iktidarı olduğu artık gözlerden kaçmıyor.

Aslında Erdoğan fiilen Halifedir.

AKP’lilere kalırsa 7 Haziran 2015'ten sonra başkan, sonrasında da halife olacaktır. AKP’liler, İslam dünyasının birliği için halifeliğin şart olduğunu söylerler. Avrupalıların AB çatısı altında  bir Hıristiyan birliği yaratarak papa liderliğinde  diğer  inançlara üstünlük sağlamasını ve buna mukabil Müslümanların başsız kalmasını eksiklik sayıyorlar.

Müslüman dünyasına baktığımızda da Lübnan, Gazze, Sudan, Myanmar, Endonezya ve Arap ülkelerinde “ halife Erdoğan” diyen insanların sayısı azımsanacak gibi değil.

Arkasında böyle bir destek bulan Erdoğan’ın halifeliğini batılılar da destekler. Zira epeydir batılılar Müslümanların kendi kontrollerinde olmasını istemişlerdir. Müslümanları kontrol edebilmenin en kolay yolu da onları tek bir lidere bağlamaktır. Bu da ancak halifelikle olur. Böyle olunca batılılar kendi kontrollerinde bir halife seçmek  düşüncesiyle Erdoğan’a şans tanıyabilirler. Adam zaten fiilen halife olmuş, geriye bunu resmen onaylamak kalır, bu da zor değil.

Bilirsiniz, TC kurulduğu ilk yıllarında halifelik kurumunu 1924’e kadar devam ettirmişti.  Hatta Atatürk, “ hilafet kurumu TBMM de mündemiçtir,”  yani bu makamı meclis oluşturmaktadır, diyerek, hilafetin bu toplum için önemli olduğuna dikkat çekmişti. Atatürk böyle demişse mesele yok. Yani meclis istediğinde bu yetkiyi birine devredebilir.

İşte bu nedenle 7 Haziran seçimlerinin sonucu büyük önem arz etmektedir. Zira sonuç toplumu bir yol ayırımına getirecektir. Ya tarihin karanlık koridorlarına geri dönülecek, ya da ileriye doğru bir hamle yapılacaktır.

Şayet HDP barajı aşmazsa ileri sürüldüğü gibi AKP 400 vekil ile hedefine doğru yol alacaktır. Bu hedefte görünen başkanlık sistemi olsa bile ardı sıra halifelik ve sonrasında tiranlığın geleceği muhakkaktır.

Zira Erdoğan, “ Biz bu yola kefenimizle çıktık,  ya kazanmak, ya da şehit  ölmek…” ifadeleriyle çok kararlı  ve engellenemez olduğunu göstermeye çalışmaktadır.

Hatırlarsınız, Arap dünyasına yönelik Kahire konuşmasında da, “ geleceği birlikte kuralım” çağrısı yapmış ve bu önerisi Arap alemince olumlu karşılanmıştı. Sonrasında Halit Meşal’in: “ Üstat, İslam dünyasının liderisin ve buna şükret .”  demeci geldi.

AKP Siirt İl Başkanının : “ Halife geliyor, hazır olun...” tweeti de boşuna değil.

Sonuç: Erdoğan Başkan olursa peşinden halifeliği de isteyecektir.

Sonrasında tiran olur mu, onu da zaman gösterecek…

Fikret YAŞAR

 

2291