Çarşamba Nisan 24, 2024

Husilerin Yemen'in Merkezine Uzun Yürüyüşü

kaypakkaya-partizan
Husilerin merkeze yürüyüşleri, merkez hükemet ile tarihi uzlaşmazlıkları göz önüne alındığında nedenleri ve neden Sana'yı ele geçirecek kadar başarı sağlayabildikleri daha iyi anlaşılıyor.

 

18 Eylül 2014 günü haber ajansları Yemen’in başkenti Sana’dan çatışma yaşandığına dair bir haber geçti. Yemen’de bir süredir gerginlik yaşanıyordu. Haberde “Husi Hareketi arasında çıkan çatışmalarda 45 Husi militanının ve 15 askerin öldüğü” bildiriliyordu. Oysa ülkedeki iç barışın sağlanması için yapılan Ulusal Diyalog Konferansı sonuç bildirgesi açıklanmasının üzerinden altı ay geçmişti.

Haber’de Husi Hareketi olarak adlandırılan grup ülkenin Kuzeylinde Saada bölgesinde yaşayan Şii mezhebinin Zeydi kolundan olan Husi aşiretine bağlı silahlı milislerdi. Bu hareket ismini 2004'te ilk isyanı başlatan Hüseyin Bedrettin El Husi'den alıyor.

İlk lider Hüseyin Bedrettin El Husi

Husiler 26 milyonluk Yemen nüfusunun yaklaşık yüzde 30'unu oluşturuyor. Adlarını 2004 yılında Yemen’de dönemin lideri Ali Abdullah Salih'e karşı ayaklandıklarında duyurmuşlardı. Ayaklanma Bedrettin El Husi’nin öldürüldüğü Yemen askeri birliklerinin operasyonuyla bastırılmıştı. O tarihte Hüseyin Bedrettin El Husi'nin yerini kardeşi Abdül Malik El Husi aldı.

Husilerin merkezi Yemen hükümetine muhalefeti aslında 1992’ye kadar uzanıyor. O dönemde Husilerin başında yine Hüseyin Bedrettin El Husi vardı. Husiler ağabey El Husi döneminde ayrılıkçı söylemden uzak bir politika izliyordu ve İran desteğini de açıklamıyordu.

Yemen’de Şii mezhebinin Zeydi kolunun merkezi hükümetten rahatsızlığı aslen sömürge tarihine kadar uzanıyor.

Zeydiler

Ülke Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Osmanlı İmparatorluğu’na egemenliği altında kaldı. Kuzey Yemen’in nüfusunun nerdeyse yüzde 80’ini Zeydiler oluşturuyordu.

Kuzey Yemen 1962’deki darbeye kadar Zeydi imamlar tarafından yönetilen bir krallıktı. 1962’de Yemen Arap Cumhuriyet’i kuruldu. 1962-1970 arasında sekiz yıl süren Mısır destekli Cumhuriyetçiler ile Suudi Arabistan destekli krallık yanlıları savaştı. Cumhuriyetçiler kazandı. Kuzey’deki Cumhuriyetçi rüzgar Güney’i etkiledi. İngiliz hakimiyetindeki bölgede Arap milliyetçileri Ulusal Kurtuluş Cephesi’ni kurdu. Cephe 1967’de bağımsızlığını ilan etti. Avrupa ve ABD’den destek alamayan yeni yönetim Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve Çin Halk Cumhuriyeti’nden yardım aldı ve Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti adını alarak sosyalist bloka dahil oldu. Bağımsızlık savaşı verilirken ülkede oluşan tüm partiler birleşerek Yemen Sosyalist Partisi’ni oluşturdu.

Ülkedeki Kuzey ve Güney Yemen yapısı 1990 yılında SSCB’nin dağılmasına kadar küçük sınır çatışmalarının yaşandığı düşük gerginlikle sürdü.

Salih yeniden seçilince

Birleşme kararı 22 Mayıs 1990 tarihinde alındı. Birleşme geçiş süreci 1993’e kadar sürdü. O yıl yapılan seçimi Kuzey Yemen’in Kuzey Yemen’de 1978’deki darbeyle iktidarı ele geçiren eski cumhurbaşkanı Albay Ali Abdullah Salih kazandı. Salih de Zeydi idi. Ancak Suudi Arabistan ile iyi ilişkileri vardı.

Öldürülmeden önce Hüseyin Bedrettin El Husi, Yemen Cumhurbaşkanı Salih’i “ABD ve İsrail’i memnun etmek için kendi halkının kanını dökebilecek bir tiran” olmakla suçlamıştı. Arap yarımadasında E-Kaide’nin en güçlü olduğu ülke olan Yemen’de, el-Kaide’de aynı görüşü öne sürüyor.

Husiler kimlerden oluşuyor

Bugün Husilerin başlattığı isyan birleşme sonrası Ali Abdullah Salih’in yönetime gelmesi ile bu nedenle daha da yükseldi.

Şii mezhebi içerisinde Husi yorumu İran Şiiliğine yani Caferiliğe yakın. Hüseyin Bedrettin el-Husi, 2004’te ölmeden önce bir süre İran’ın Kum kentinde dini eğitim almıştı. Ali Abullah Salih’in temsil ettiği Zeydilerin yorumu tarihi olarak Suudi Arabistan etkisinde şekillenmiş.

Husiler isyanlarının başlangıcından beri Yemen’de Ali Abdullah Salih hükümeti ile Suudi Arabistan arasındaki ilişki dolayısıyla ülkede Vahhabi Selefiliğin artış gösterdiği ileri sürüyorlardı. Ama hareketin içinde İran Şiiliği’ni dini ve ideolojik olarak savunanların yanı sıra 33 yıllık yönetimi boyunca baskı altında kalan devlet şiddeti yaşayan ve köylerini savunmak için harekete katılan Zeydiler ve tümüyle İsrail ve ABD karşıtı çizgi içinde olan Yemenliler de bulunuyor. Arap halk isyanları döneminde sokağa çıkan Yemen isyanının etkisinin de sürdüğünü söylemek yanlış olmaz.

Husilerin Şiilik yorumu

Prof. Dr. Tayyar Arı Zeydiler arasındaki yorum ayrılığını şöyle anlatıyor: “Husiler, diğer Zeydilerden farklı olarak Hz Ali’den önceki üç imamı (Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ı) tekfir etmektedirler. Ayrıca Hz. Ali’yi terk eden sahabaleri de tekfir ederler. Bu bakımdan İran Şiiliğine (Caferiliğe) benzeyen Husilerin manevi lideri Hüseyin Bedrettin el-Husi, 2004’te ölmeden önce bir süre İran’ın Kum kentinde dini eğitim almıştır. Dolayısıyla özellikle Huseyin Bedrettin el-Husi’nin önderliğinde Husiler, tamamen İran Şiiliğine kaymışlar ve günlük dini hayatlarında 12 imam Şiiliği denen Caferiliği kabul etmişlerdir. Husi hareketinin mevcut lideri Abdülmelik el-Husi olsa da halen Hüseyin Bedrettin el-Husi’nin manevi liderliğinin etkisinin devam ettiği gözlemlenmektedir.”

Arı, Zeydiler arasında Husi etkisinin 1990’larda yüzlü sayılarla ifade edildiğini, 2009’a gelindiğinde on binlere ulaştıklarını 2011 sonrası 100 bin kişilik bir güç olduklarını aktarıyor.

Salih'in düşüşü

2011’de Tunus’tan başlayan ve Arap ülkelerinde yayılan halk isyanları Yemen’i de etkiledi. İşsizlik, ekonomik sorunların ve 33 yıl süren “tek adam” yönetiminin verdiği rahatsızlık Yemenlileri sokağa döktü. Yaşanan çatışmaların ardından 23 Kasım 2011’de imzalanan Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi kararıyla Ali Abdullah Sâlih görevinden alındı. Göreve başkan yardımcısı Abd Rabbuh Mansur al-Hadi getirildi. 21 Ocak 2012’de yapılan seçimlerde Hadi’nin cumhurbaşkanı seçildi. Ülke içindeki karışıklığı ortadan kaldırmak ve iç barışı kurmak için çalışmalar 18 Mart 2013’te başladı.

BM Temsilcisi Cemal bin Ömer gözetiminde on aylık bir çalışma yapıldı. 24 Ocak 2014’te sona eren Ulusal Diyalog Konferansı’nın ( UDK - Nation - al Dialogue Conference: NDC) sonuç bildirgesi açıklandı.

Federal çözüm önerisi

Bildirgede Zeydilerin bölgesi Saada’da yıllardır süren sorunların çözülmesi, ülkenin güneyinin taleplerinin karşılanmasına karar verilmişti. Saada bölgesi için dini özgürlük sağlanacaktı. Yemen’de her aşiretin, her siyasi grubun ağır silehlara sahip olmasının önüne geçilecekti. Hadi yönetimi bu sorunları çözmesi için bir yıl uzatıldı. Temsilciler Meclisi ve Şura Konseyi’nin üyelerinin yüzde 50’sinin Güney, yüzde 50’sinin kuzeyden oluşması karar bağlanmıştı. Hadi yönetimi geçiş hükümeti gibi davranacak ve ülkede dördü kuzeyde (Azal, Saba, Janad, Tahama) ikisi güneyde (Aden ve Hadra-mavt) olmak üzere altı bölgeli bir federal yapı kurulması öngörülmüştü.

Çözümün BM destekli olması ne Zeydiler ne de güneyde güçlü olan El-Kaide tarafından hoş karşılandı. BM müdahalesi ile ABD müdahalesi arasında fark görmüyorlardı. Husiler ikili yönetim ve daha fazla kontrol talep ediyordu.

Devrim Komitesi

Muhalifler Ağustos’a kadar bekledi. Hadi hükümetinin kendilerini oyaladığı düşüncesi yayıldıkça Yemen’de gerilim arttı. Sonuçta Husilerin yeni lideri Abdulmelik el-Husi sokağa çıkma çağrısı yaptı. Ülke genelinde 18 Ağustos’ta başlayan gösteriler başkent Sana’yı ele geçirmeleriyle son buldu.

Husiler, parlamentoyu da feshedip bir “Devrim Komitesi” kurdu. Ancak şu ana kadar uluslararası anlamda Husi hükümeti tanınmış değil.

Husilerin yürüyüşü

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ülkenin meşru hükümetinin Abdurabbu Mansur Hadi yönetimi olduğunu söylüyor. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği üyeleri dahil çok sayıda ülke Yemen'in başkenti Sana'daki büyükelçiliklerini kapattı.

Husilerin merkeze yürüyüşleri, merkez hükemet ile tarihi uzlaşmazlıkları göz önüne alındığında nedenleri ve neden Sana'yı ele geçirecek kadar başarı sağlayabildikleri daha iyi anlaşılıyor. (HK)

Kaynaklar: Wikipedia Milliyet Yemen'de Arap Baharı'ndan Husi Darbesine Yemen Dosyası-  Yazar: Serpil Açıkalın, Gamze Coşkun and Sedat Laçiner

Haluk Kalafat


1104