Cuma Mart 29, 2024

Bu 25 Kasım'da öfkemiz daha büyük;Isyanımız muhteşem olacak!

kaypakkaya-partizan
Demokrasi avaresi kesilen emperyalist ülkelerde de durum çok farklı değil. Eşitlik ve demokrasi mücadelesi veren kadınlar, çeşitli bahanelerle tutuklanarak kadınlara gözdağı verilmektedir. Tıpkı Yeni Kadın MYK üyemiz Banu Büyükavcı örneğinde olduğu gibi... Bir kez daha haykırıyoruz ki; tüm baskı ve zülme, korkutma/ sindirme politikalarına rağmen korkmuyoruz, alanları terk etmiyoruz!

 

25 Kasım; Dominik Cumhuriyeti'nde “Mirabel Kardeşler” olarak anılan üç kızkardeşin, Trujillo diktatörlüğüne karşı verdikleri özgürlük mücadelesinin sembolleştiği gündür...  Mirabel kardeşler, 25 Kasım1960 günü, devlet güçleri tarafından tecavüz edilerek katledildiler. 

25 Kasım; kadına yönelik her türlü şiddete, toplumsal ataerkil cinsiyet ayrımcılığına, homofobiye, eşitsizliğe, emperyalist savaşlara, ırkçılığa ve kadınları/ kadın haklarını yok sayan sisteme karşı, kadınların eylem günüdür. Bugün, tüm dünyada milyonlarca kadın, eril şiddetin neden olduğu kadın cinayetlerin de, transfobik nefret cinayetlerin de, savaşlarda, göç yollarında, fabrikalarda, sokaklarda, hapishanelerde taciz ve tecavüze maruz kalan, katledilen, “bizim kadınlarımız” ın hesabını soruyorlar. 

Aradan geçen 55 yıla rağmen devletlerin cinsiyet ayrımcı politikalarında köklü bir değişim olmadı. Egemenler, kadınların kendi belirledikleri sınırlar içinde kalması için her türlü olanaklarını kullanmaktalar. Ancak kadınlar, bu sınırların dışına çıkıp, sorgulamaya başladıklarında, hele de kadının ve sınıfın eşitlik /özgürlük mücadelesinde yerini alıp karşılarına dikildiğinde, her türlü zulme reva görülmekteler. Türkiye ve T. Kürdistanı’nda kadınların namus bekçisi kesilen egemenler, kadın gerilla Ekin Wan’ı katledip çıplak vücudunu sokak ortasında teşhir ederken, İstanbul/ Armutlu’da Dilek Doğan’ı evinin kapısının önünde katlederken veya hapishanelerdeki politik tutsak kadınlara uygulanan cinsiyetçi yaptırımlarla mücadeleci kadınlar özgülünde, toplumda korku dağları yaratıp, cinsiyet ayrımcı politikalarının devamını sağlamaya çalışmaktalar. Demokrasi avaresi kesilen emperyalist ülkelerde de durum çok farklı değil.  Eşitlik ve demokrasi mücadelesi veren kadınlar, çeşitli bahanelerle tutuklanarak kadınlara gözdağı verilmektedir.  Tıpkı Yeni Kadın MYK üyemiz Banu Büyükavcı örneğinde olduğu gibi... Bir kez daha haykırıyoruz ki; tüm baskı ve zülme, korkutma/ sindirme politikalarına rağmen korkmuyoruz, alanları terk etmiyoruz! 

Yaşadığımız 21. yüzyılda insanlar, emperyalist savaşların neden olduğu ölümler, tecavüz, açlık, yoksulluk, geleceksizlikten kaçmak için, tüm riskleri göze alıp umutlarına sarılarak çıktıkları göç yollarında yaşamlarını yitirmekteler.. İnsanlığın Ege kıyılarında sulara gömülüşünün sembolü haline gelen, Suriyeli  Aalan KurdÎ bebeği unutmayacağız... Yaşamda kalmayı başarabilen mülteciler ise, sığındıkları ülkelerde ırkçı saldırılara maruz kalmakta, hor görülüp ötekileştirilerek toplumdan soyutlanmakta, ucuz iş gücü olmakta, en yaşamsal ihtiyaçları dahi yeterince karşılanmamakta, özellikle kadın ve çocuklar cinsel taciz ve tecavüz de dahil her türden şiddete maruz kalmaktalar. Ekim ayında, Berlin’de üç kişi tarafından tecavüz edildikten sonra, hunharca katledilen dört yaşındaki Bosna Hersek’li mülteci Mohamed Januzi’nin, korku dolu bakışlarında insanlık bir kez daha kayboldu. Bugün; Aalan ve Mohamed çocukların, çocuklarımız olduğunu haykırmak ve emperyalistlerin timsah gözyaşları ile hayata geçirdikleri sözde “yardım sever, insanî” mülteci politikalarını teşhir etmek için alanlardayız. T. Kürdistanı’ ında, Gezi’de, Ankara’da vb. devlet güçleri tarafından katledilen, emperyalist  savaşlarda, göç yollarında yaşamlarını yitiren bütün çocuklara sözümüz olsun ki; sizin korkmadan, çocukça ağız dolusu gülüp, yaşayabileceğiniz güneşli, güzel günleri yaratana kadar bu alanlarda olacağız!

* Dünyada hergün ortalama beş kadının, erkekler tarafından katledilmesine karşı çıkmak için;

* 21. Yüzyılda hala devam eden recm ve namus cinayetlerine, kadın sünnetlerine son vermek için;

* Transfobik nefret cinayetlerini durdurmak için;

* Görünmeyen, ucuz/ yedek işgücü olarak kabul gören emeğimizin değerini bulması için;

* Cinsiyet ayrımcı politikalarla sinsice gaspedilen üretime katılma hakkımıza sahip çıkmak için; 

* Erkeğe bağımlı bırakılarak maruz kaldığımız ekonomik şiddeti yok etmek için;

* Bedenimizin cinsel obje olarak görülüp metalaştırılmasına karşı çıkmak için; 

Toplumda bir birey olarak yerimizi alabilmek, emeğimiz ve bedenimiz üzerinde söz sahibi olabilmek, toplumsal cinsiyet ayrımcılığına, kadına yönelik her türden şiddete, emperyalist savaşlara ve ırkçılığa karşı çıkabilmek, eşit ve demokratik bir toplum yaratabilmek için, örgütlü kadın mücadelesini büyütmek, YENİ KADIN adına bütün emekçi ve ezilen kadınlara çağrımızdır!

* YAŞASIN ULUSLARARSI KADIN MÜCADELESİ VE DAYANIŞMASI! 

Atik Yeni kadin 

 

1375